I met The Taksim

Ahh Taksim ahh...

Bu taksim ,beyoğlu çok garip bir semt. Uzun uzadıya kendi gözlerimden ve yaşadığım bazı olayları buraya aktarmak istiyorum. Hayatımın çok garip saatleri bu semtte yaşadım diyebilirim çünkü. Ne kadar gariplik varsa hepsi bu semtin ve o uzun sokağın içinde barınmış adeta. Taksimi mutlaka bilenleriniz var hatta ben gibi başından milyon tane olay geçmişlerinizde vardır. Ama dur ben benimkileri anlatıyım sonra sende bi ara senin yaşadıklarını anlatırsın. Benimkiler genelde komik oldu hep çünkü biraz gülmek istiyorum tekrar hatırlayıp.

Biraz Taksimden bahsetmek istiyorum benim için , taksim nedir ? sorusunun cevabını anlatıyım sana. İlk olarak taksim dediğin zaman aklıma uçsuz bucaksız bir eğlence ortamı geliyor tabi ki , fakat bunun yanı sıra korktuğum şöyle bir şeylerde var. Taksimde hayatının aşkını belkide evleniceğini kızı/erkeği bulabilmen mümkün bence ama aynı zamanda belkide hayatına son vericek adamın yada kişinin karşına çıkma olasılığıda çok yüksek. Çok fazla eğleniyosun orda ama sürekli tetiktesin. Ben bunu biraz şeye benzetiyorum , taksimde istiklalde özellikle aslan gibisin bir ceylanı avlaman çok olası birşey gibi ama aynı zamanda sırtlanlar tarafından av olmanda bir okadar mümkün bence. Bu boktan örneğimle umarım ne anlatmaya çalıştığımı ifade edebilmişimdir. Herneyse, bu uçsuz bucaksız sokağın gece hayatından gördüklerimi yazıyım birazcıkta...

Prodigy'nin "Smack my bitch up" diye bir şarkısı var bilir misin bu şarkıyı ? şarkıyı geçtimde esas onun klibini izlemen lazım dur sana yardımcı oliyim kendimi ifade edebilmem için bu şarkının klibini izlemen şart (( http://www.youtube.com/watch?v=20tWDFxQq5A )) İKİ parantez arasındaki linki tıklarsan birazcıkta olsa anlıyabilirsin neyi kasdettiğimi.. Ben genelde taksime bu şekilde gidiyorum ve ne zaman bu şekilde gitsem hep aklıma bu şarkı ve bu klip gelir. İnanılmaz bir şey tabii genelini izlemek lazım klibin bu sadece bir kısmı fakat youtube ta genelini bulmak zor hatta yok diyebilirim. Herneyse devam ediyorum ben..





1. KISIM ( TAKSİMLE TANIŞMA)

Taksim gece hayatına Yiğit sayesinde atıldım. Atıldım biraz garip oldu Yiğit sayesinde tanıdım ben taksimin esas gece hayatını. Daha önceden bir kere gelmiştim Gürkan'la birlikte ama bir mekana girmemiştik sadece istiklalde tur attık ve döndük. Zaten çorludan gelmiştik istanbula taksim taksim nedir bu taksim diye meraktan gittik ve benim taksimle ilk tanışmam öyle oldu. Hatta Gürkanla birlikte sokaklarında gezerken istiklalin şöyle birşeyle karşılaştım. Dolaşıyoruz aşağı yukarı gidiyoruz derken gürkan dedi ki : " Adaş şu sokakta ne var acaba girip bakalım mı lan ?" dedim " Oğlum manyakmısın götümüzü keserler bizim orda baksana zifiri karanlık ben girmem hayatta" derken tabi merakta var girmiş bulunduk daha 5 10 adım atmadan sol tarafa bi sokak daha koymuşlar biz bunu tabi farketmedik o sokağın girişinden daha zifir olan o dar kısıma biz kafamızı hafiften uzattık gördüğüm tabloyu aynen aktarıyorum sana, yerde duvara yaslanmış ve sol kolunun hırkasını sıyırmış bir kız saçı başı dağınık ve tam karşısında yere çökmüş elinde şırınga olan bir adam kızın koluna eroin basıyo.. Biz onları gördük tam o sırada onlarda bizi gördü 2 buçuk saniye bakıştıktan sonra Gürkanla birlikte " hasssskkktrrr laaaaaan " diye dahil olduk istiklalin kalabalığına ve biz onları gördük acaba peşimize takılırlarmı diyede sürekli arkamıza baka baka uzun uzun devam ettik belli bir süre, biz o şoku atlata duralım bir yandada " oha lan istanbula bak ne güzel kızlar varmış adaş burda şeklindeki repliklerimiz resmen ezbere dayalıymışcasına tekrar tekrar yineliyoduk. Bir önceki cümlem çok edebi oldu lan daha doğal anlatıcam bu ne resmen kitap yazıyorum gibi hissettim. D&R kafası geldi birden neyse bozmadan devam ediyorum . Biz böyle bir sağa bir sola kızlara bakarken birden hemen önümüzde yürüyen iki tane gayet uzun boylu güzel fizikli iki bayan* dikkatimizi çekti kendimizi çok bir bokmuşcasına takip etmeye karar verdik bu daha çok Gürkanın fikriydi aslında ama bende tabi hayır diyemedim çünkü ozamanlar aşırı bir sarışın sevdam vardı bende engel olmadım kendime ve biz gene onları takip etmeye devam ettik. Bu iki bayan* bir ayakkabı dükkanının vitrininde durdular bizde çok yaklaşmadan ama sesimizi duyurabilicek mesafede bir yere sote durumuna geçtik. Aşırı merak utangaçlık yaratıyo ve biz suratlarına bile bakamadık o iki bayanın* zaten bakmamızada hiç gerek kalmadı bir tanesi kapının önünde duran dükkan sahibine gayet rammstein* grubunun solisti edasıyla " Bu ayakkabılar ne kadar hemşerim" şeklinde soru sorunca o ses tonu, o vurgu, o tonlama ve ses telleri allahım napıyoruz lan biz durumunda düştük oracıkta. Şuana kadar hiç gülen surat koymadım yazım da ciddi bi yazı olsun istedim ciddi değil aslında komik anılar silsilesi buda ne biliyim koymiyim yazı ciddi ama içeriği komik olsun yoksa şuana kadar toplasam 23251231231 adet iki nokta üstüste ve kapalı parantez işaretini yapıştırmıştım herneyse gene dağıldı konu bir sonraki paragrafımda devam edicem.

Bayan* : Travesti
Rammstein : (( http://www.youtube.com/watch?v=NlPhAmaFtVE ))

2. KISIM ( TAKSİME ALIŞMA SÜRECİ)

İstanbula çıkan tainimizle iyice istanbul hayatına ayak uydurmaya başladığımı düşünmeye başlamıştım ki bir şeylerin eksik olduğunu farkettim. Eğlence ! yahu dedim kendi kendi bu insanlar bir yerlerde eğleniyorlar ve ben bunları nedense göremiyorum bende bi sorun var derken tam bu sıralarda telefonum çaldı. Arayan Yiğit " moruk X'in doğum günü var taksimde gelsene" şeklinde. Bu benim daha önceden çok afedersiniz götümğn attığı taksimdir işte. Tamam dedim geliyorumda nasıl gelicem burdan nasıl gelinir bilmiyorum. Bostancıda in ordan yürü sarı dolmuşlara bin direk getiriyo indiğin yerden şuraya yürü buraya bak şunu geç buna sor camiyi görünce dur ben ordan alıcam seni şeklinde bir yol tarifi ile yarım saat 1 saate kadar evden çıkıp Yiğitin bana kurmuş olduğu cümleleri eksiksiz olarak yerine getirmiştim ve caminin ordayken Yiğiti aradım " ben geldim" dedim " bekle geliyorum hemen" dedi arkada bir ses bir kargaşa anlam veremediğim. Derken Yiğit geldi doğum günün olduğu mekana doğru ilerlerken aşırı derece bir kalabalık gördüm. Bu normal bi kalabalık değil yani birileri bişey için toplanmış resmen bu o kalabalıktı. O sırada bir polis yanımıza geldi ve " Sizdemi vardınız kavgada gençler " diye sordu içimden direk " oha bi dakka benim daha üstümde anadolu yakasının kokusu duruyo ne kavgası " derken polisin elini biber gazına attığını farkettim " yok yaa biz yeni geldik daha ne kavgası kavgamı çıkmış" gibi asalak sorular sorarken ben polis gözüm üstünüzde dedi ve uzaklaşırken Yiğitin arkadaşlarından biri "Yiğit koş burağın kaşını patlattılar heryeri kan oldu" şeklinde bir cümle kurdu suratımıza redbull ve burn kokusu içersinde. Bu kokuyu nerde olsa tanırım. Ben daha olaylara anlam veremezken Yiğitin arkadaşlarının bir kavga ortamı yarattığını ve bu yüzdende artık Yiğitte ve bende o kavganın içinde olduğumuz farkettim. Koşarak burağın yanına gittik ve üstünde ki kanı görünce " evet dedim berkay şuan olmak istediğin süper kahraman olabilirsin ve burdan ya sıvışarak yada adam gibi kavgaya girerek kurtulabilirsin. Burak dediğimiz karakter , Arnold şıvazın 25 li yaşları yani üstündeki kan kafa attığı çocuğun patlıyan kaşından gelen kanlar ve olay o kaşın patlamasıyla son bulmuş. Ben o akşam ne doğum günü gördüm nede alkol aldım mal gibi bir gece geçirdim ama gayet zevkliydi diyebilirim.

3.KISIM ( TAKSİMDEKİ GECE HAYATINA GİRİŞ)

Bu kısım benim artık taksimdeki her boka hazırlıklı olduğum, mevzuysa mevzu , dişe diş kana kan intikam intikam şeklindeki gene bir doğum günü ortamıydı. Sıfır kavga, Aşırı alkol ve yoğun bir eğlence patlaması. O geceki karakterler Arif, Yiğit, Tunç ve ben idim. İlk olarak oturup adam gibi içilicek bir mekan seçilir ardından, tekilalar biralar şaraplar resmen şelale olur bütüm para orda tüketilir ve ardından başka bir mekana kopmaya geçilir. Ben bunuda şu olaya benzetiyorum. Antiloplar dere yatakları kenarlarında huzur içinde ağır ağır su içerken bir timsah onları kafasından tutar ve suyun içine çeker. Yani o geceye yorumluyorum bu olayı , o oturulup içilen mekanda aşırı derecede tekila içen ve ortamdaki güzel kızların ve coşkunun etkisi altında kalan birey almış olduğu 4-5 şat tekiladan sonra bir 70 lik içer ve kafası göt gibi olur. Arkadaşları onu umursamaz ve eğlenmeye devam ederler çocuk bu sırada fenalaşır ve resmen tüm damarları alkol dolmuş olmasından dolayı önce sessizleşir sonra oturur ve sonra kaybolur. 5 dakka önce " TEKİLALAR 6 OLDU USTAAAA " şeklinde bağıran o gecenin komik çocuğu cümle kuramaz hale gelir. Kızlarla dans ediyim ister ama kafası müsade etmez oturur. Daha sonrada midesi bulanan komik yaratık tek başına tuvalete gider. Ben bu şahısla tanıştım ismini şuan hatırlamıyorum ama tuvalete giderken gördüm bu herifi tuvalete giderken ki görüntüsünü imkanı yok kelime ile anlatamam bunu direk göstermem gerek yada şöyle diyim ; karnından pompalı tüfekle vurulmuş bir zombi düşün ve hala ilerlemeye çalışıyo bunun gibiydi hemen hemen. O mekandaki gece bitti ve başka mekana geçmek için herkes üstünü giyinirken kimse o tuvaletteki zavallı antilobun orda olduğundan haberdar değildi. Bir ben biliyodum ama bende kimseyi tanımıdığım için söliyemedim arkadaşınız kaldı orda diye. Yiğite söyledim " lan tuvaletti o bağıran çocuk var kalıcak orda" diye Yiğit hemen ilgili merceklere ulaştı ve iki kişi o lavuğu ordan çıkartıp diğer mekana geçirdiler. Kimsede demiyo ki " sen eve git bilader" diye. Bunun bi sebebi var kızmamak lazım o insanlara. Bunun sebebi taksimde kafan ne kadar göt olursa olsun gece bitmeden sen o geceyi bitiremezsin kural budur. ! Neyse , "Dirty" adı altında bir mekan var oraya gittik. İnanılmaz ben böyle bir pejmurde eğlence görmedim. Çok hoşuma gitmişti orası daha çok alkol tüketip dahada çok eğlenmek istediğim kanısına vardım resmen. Öylede oldu velasıl, etrafımda ki herkes deli gibi zıplıyo ve ölümüne içiyodu. Bir çift gördüm orda anlatmak istiyorum sana bunu, ikiside ayaktalar ve kız duvara yaslanmış durumda, çocuğun üstünde t-sort yok ve yüzlerini adeta saklarmışcasına öpüşüyolar. O kadar kasvetli ve hararetliler ki , başka bir kafa yaşıyolar resmen sanki orası onların eviymiş ve biz onların arkadaşları olarak evde parti yapıyomuşuz havası saçıyolar etraflarına ve onları görenlere. Taksimdeki bir çok eğlence mekanında çok güzel bir ticari oyun bulmuşlar ki bu , çoğu iş yerindede olan bişi aslında. Bar'ın arka kısmında güzel kız çalıştırmak!. işte bu 5 6 tane bira içmiş adam için kafalabilicek bir kız pozisyonunda olduğu için bir bira bir bira daha alıyor insan. Açıkcası ben bu oyuna gelmedim çünkü muhabbet edebiliceğim kadar bir zaman dilimi olmadı ya da ard arda gidip bira alabilicek kadar biram zaten garsonlar ellerinde birayla kolaşıyolar direk alabiliyosun bi çok yerde.İnanılmaz bir geceydi ve deli eğlendim o akşamda.

4. KISIM ( TAKSİM YAŞAMINA AYAK UYDURMA)

Ben daha görmedim ki tek mekanda eğlenip sonrada eve giden birilerini. İstiklale gittiysen minimum 2 mekan gezmiş olman gerekiyo. Yani burası iyi burda kalalım gibi birşey pek fazla söz konusu değil. Arkadaşlarla gidilen taksim gecesi her zaman inanılmaz geçer tabi kavga ya da tatsız bir durum yaşanmadığı sürece. Eğer yanında, bir kız varsa çok fazla dikkatli olmak durumundasın hele ki alkolü oda sende çok seviyosan, çok içmek bence marifet olarak anlatılmamalı daha çok utanılcak bişi ben 10 tane bira içerim 10 tane tekila şat yaparım falan bu tarz şeyler olur bir şişe tekila içen adam bile var ama önemli olan bence " nerenle içtiğindir" bu felsefeden yola çıkarak kendini çoğu zaman tamam berkay bu kadarı sana keyif için yeter ötesine gidersen birilerinin seni toparlaması gerekir buda hoş bi durum değil burda bitir. şeklinde öğütler verdiğimi bilirim. Zaten bu alkol olayında 3 4 defa çok kötü olmuşumdur oda kesinlikle rezil bir ortam yaratmıycagım ortamlardır. Bu yüzden alkol alırken kendime çoğu zaman güvenmişimdir ve halada güvenirim. Artislik olucak belki ama evet ben alkolü ağzımla içen biriyim diyebilirim tereddüd etmeden. Çok fazla olmasada taksimde bildiğim bir kaç tane güven ile yanında kız ile gidilebilicek mekanlar var genelde buraları tercih ederim zaten kafamın rahat etmesi için. Bir gün gene bir kaç arkadaş toplanıp taksime geçtik ve gene önce bir yerde oturduk daha sonrada hadi eğlenelim olayı oldu. İndigo diye bir mekan var. Tek kelimeyle Muhteşem bir yer benim için tam benim tarzımda müzikler yapıyo ve ortamıda nedense çok hoşuma gitti diyebilirim. Çoğu arkadaşımada orayı tavsiye ederim genelde orası tam benlik eğer en son gittiğim gibiyse tabii. Mekanları öğrendikten sonra zaten bira şurda şu kadar burda şu kadar falan diye bir hesap kitap yapıyo insan ve maximum eğlence minimum para akışını ayarlıyosun ve ondan sonrası zaten güzel bir gece ile final oluyo. Bunları öğrenmem çok fazla vaktimi almadı ama çok fazla paramı aldı diyebilirim. Ama git gide dahada yer keşfediyorum ve öğreniyorum sanırım daha çok katılım göstermem lazım taksimdeki doğum günlerine...

5.KISIM ( TAKSİM ÇOCUĞU MODU )

Bu kısım beni daha çok ben yapan kısımlardan biri sanırım. Taksim çocuğu lafını ağır buluyorum kendimce aslında çünkü sevmediğim bir tabir o bana takılmadı gerçi ama takılmasındanda haz etmem açıkcası taksim çocuğu değilim olmam ve olmakta istemem sadece mekan biliyorum falan yani. Ama bende herkes kadar çok seviyorum orayı burasıda bir gerçek. Bir gün , gene Yiğitle bir doğum günü ortamı oldu ve biz gene iki mekan yaptık ilk başta bi yerde oturduk içtik falan o zaman biraz para sıkıntım vardı ama evde daralmış olmamdan dolayı gitmek için can attım ve gittimde fakat para olayı !!! Herneyse Yiğit sağolsun bu güne kadar bana hiç bi zaman para demedi para sıfatını barındıran bir cümlede kurmadı. Fakat benimde kendimce rahatsız olduğum fakat paramın olmadığı zamanlar oldu onlarada çözüm bulma konusunda taksim gayet bol seçeneklere sahip bir yer. Reggi müziği yapan bir mekan tercih edilmişti bu sefer adını tam hatırlamıyorum gerçi ama 3 kattan oluşan her katında farklı bir müzik tarzının olduğu en üst katında bir zencinin ( rasta saçlı) dj lik yaptığını gördüm. ilk aklıma gelen bu adamın günde tükettiği esrar miktarı oldu. Cevabı hiç bir zaman belli olmiyan bu soruyu çok fazla merak etmeden ve kafama takmadan tekrar aşağı indim. Herkes dans ediyo ve birileri farklı birşeyler için uğraşıyo dans ederken ama ne için anlam veremiyodum. Bu sefer para sıkıntısından dolayı mekandan bira almam çok pahalı gelicekti bana hemen bi çözüm buldum ve Yiğite " moruk iki dakka şu bakkala gitsek bira içsek gelsek tekrar olmazmı " diye bi soru yönelttim sağolsun kırmadı beni hemen indik aşağı ve iki adım yakınımızdaki bakkaldan bi tane extra aldım bi tanede dark aldım. Extrayı pek sevmem o yüzden onu açtım ilk olarak ( bu arada 1 saate yakın zamandır yazıyorum sıkıldım lan çok neyse kısa kesicem bunuda anlatmak istiyorum çünkü) extrayı normal bir biranın içilme süresinden dahada fazla bir sürede extra bir zaman dilimi koymaksızın hızlı bir şekilde tükettim o sırada yiğite muhabbet ediyoruz. ordan burda işte, tam darkımı açtım o sırada birden içimde biriken gaz ve aşırı köpük mide bulantısı yaptı bende, Yiğitte hararetli bir şekilde birşeyler anlatıyo dinliyorum sigaramdan bir fırt biramdan iki fırt alıyorum tam o esnada anlamsız bir mide hareketi geldi ve ben kusmaya başladım sokağın kenarında 5 dakka kustuktan sonra kafamı kaldırdım ve sigaramdan bir fırt biramdan gene ikş fırt almaya devam ettim. Yiğit tabi o sırada gülmekten tırmanıyo bende başladım gülmeye " hadi çıkalım yukarı yeter buranın tadı kaçtı" dedim. Güldük ve biraları saklayıp yukarı çıktık. Farklı bir geceydi diyemem gene eğlendim ve ben bu kusup tekrar içmeye devam hareketini ilk yapmadığım için alışıktım...Güzel bir gece ve arından alınan telefon numaraları, görülen ekmek sevdası, ihtiraz,aşk,sex,yalan dolan ilişkiler silsilesi...v.s v.s

6. SON KISIM ( TAKSİMDEKİ CİDDİYET)

Bir sürü farklı farklı insan var. Her farklı insan için farklı farklı seçenekler var. Bir sürü garip şeyler, bu garipliklerin sadece bir kısmını görüyoruz biz. Kim bilir arka sokaklarında biz çok eğlenirken neler oluyo, kimler kimlerle ne konuşuyor ya da v.s v.s.. Garip şeyler bunlar bence yada bana öyle geliyoda olabilir ama olsun bu neyi değiştirir ki hayatımda, ya da benim böyle düşünmemde o gariplikler hep var oralarda.. Orayı seviyorum kafamı dağıttığı için, sevdiklerimle olduğum için, eğlenebildiğim için, alkol alabildiğim için ve oraya giderken ve dönerken köprüden geçip denizi izliyebildiğim için, giderken çoğu zaman yalnız olup dönerken yanımda biri olduğu için, o gerginliği , o enerjiyi hissetmeyi, orayı keşfetmeyi seviyorum aslında ben.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi

NEDJİMA