Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yay Erkeği

Resim
Bu şarkıyla okuyabilirsiniz Bu Şarkı! Yay Burcu Erkeği  Yay burcu erkeği entelektüel, duyarlı, meraklı, neşeli ve cana yakın yapısıyla dikkat çeker. İyi niyetli ve konuşkandır.  Dostlarına düşkündür ve arkadaş canlısıdır.  Hareketsizlik yay burcu erkeğini sıkar.  O hep hareketli olmalı ve açık havada bulunmalıdır.  Kapalı ortamlarda çok uzun süre kalmaktan hoşlanmaz.  Yay burcu erkeği birçok konuda bilgilidir.  Bu da onun meraklı bir yapısı olmasından kaynaklanır.  Eleştirmeyi sever ve açık sözlüdür.  Bazen bu açık sözlülük pot kırma sınırını da aşabilmektedir. Cömertliğiyle tanınan yay burcu erkeği harcamalarında savurganlık sınırını fazlasıyla aşabilir.  Özgürlüğüne aşırı derecede düşkün olan yay burcu erkeği yalnızlıktan keyif alır, ilişkilerinde kolay kolay bağlanamaz ve evlilikten korkar. Onlar için karşı cinste aradıkları en önemli özellik güzelliğin yanı sıra kafa yapısıdır.  Bilgili ve kültürlü kadınla

Şarap Şişesi

Resim
    ... Oturduğum bankta yanımda duran şarap şişesine tekrar baktım. Yanımda bardak yoktu ve bir kez daha kafama dikerek derin bir yudum aldım. Tekrar yanıma bıraktım. Sigaramdan bir fırt daha asıldım ve ona dönerek.      " Haklı olabilirsin. Belki de haksızsın. Önemli olan şuan burada duruyor ve benimle konuşabiliyor olman" dedim.      Durdu.      Bir süre ne demek istediğimi anlamaya gayret etti ve tekrar cümleye başlamak için uzun bir soluk çekti ciğerlerine. Bir buçuk saattir oradaydık ve o oturduğumuz andan beri benimle konuşuyordu. Daha doğrusu sadece o konuşuyor ben karşımda duran manzaraya bakıp üzerime düşen yağmur tanelerini hesaplamaya çalışıyordum. Ne dediğine dair en ufak bir fikrim yok. Onu dinleyemiyorum. Çünkü, odaklanmak istediğim şey var oluşum. Var olduğum yer, zaman ve kimliğim.      Tekrar konuşmaya başladı.      " Hep böyle yapıyorsun. Beni görmemezlikten geliyorsun. Umursamıyorsun beni. Kötü birisi değilsin ama kötü birisi olmak için el

Otobüs

Resim
     Sabah 5:00.      Uykusuz ve heyecanlıyım. Uykusuzluğum vakti kaçırmamak için. Heyecanım bir şehir yüzünden. Gizlice çıkıyorum evden kimseyi uyandırmadan. Hava hafif çiselemiş, biraz nemli yorgun bir istanbul. Sessiz sokaklarda, gece karanlığını yaran ay ile sokak lambaları ile ben uyanığım sadece. Yürüyorum. Duyduğum tek ses kendi nefes alış verişim. Evden çıkmış olmamın bir rahatlığı var üzerimde. Bir sigara, yakıyorum üzerine heyecanımın. Hızlanıyor adımlarım. Bir kaç sokak köpeği görüyorum kenarda, ıslak, yorgun, uykuya kalmak üzereler. Gözleri yarı baygın. Bana bakıyorlar bu saatte ne işin var der gibi. Saldırmalarından korkuyorum, daha doğrusu çıkacak gürültüden ürküyorum. Beni görmemezlikten geliyor,uyumaya devam ediyorlar. Aylardan eylül, günü hatırlamayacak kadar güzel kafam. Bir sigara daha yakıyorum o sessizliğe. Bir otobüs şirketinin önündeyim. Servis gelmesi gerekiyor onu bekliyorum. Öyle yalnız olduğumu hissediyorum ki içime bir ürperti geliyor. Seviyorum o

Hastalıklı

Resim
     Tıkalı burnu açılsın diye inadına, inadına çekerken buluyorum kendimi. Hasta olunca değerini bir daha anlıyorum o iki deliğin. Aslında biri tıkanınca diğeri bir hayli işe yaramaz ve yarım.      Öksürdükten sonra nefes alırken fark ediyorum ciğerlerimi. Aslında ne eziyet etmişim onlara, hatta ediyorum hala. Vücudumu hor kullandığım ve değerini bilmediğim gerçeği kan tadı bırakıyor ağzımda.      Adını telaffuz edemediğim ilaçları öneriyor etrafımdakiler. Herkes " bir doktora görünmelisin " diyor. Benimse yataktan kalkacak halim yok. Artık hiç birimiz " ayşecik ", " sezercik " değiliz ki doktor da evimize, yatağımıza kadar gelip bizi tedavi etsin.     Konuma döneyim. Bu anlattıklarımı zaten sende biliyorsun. Vücudunun önemi, ona yaptığın eziyetler ve onu ödüllendirişin falan. Biraz şundan, bundan bahsetmek istedim. Hazır hastayım.      Hastayken anlamsız oluyor bir çok şey. Tat alamıyor, canın gülmek dahi istemiyor. Yaptığın şakaya zoraki güldü