Otobüs




     Sabah 5:00.

     Uykusuz ve heyecanlıyım. Uykusuzluğum vakti kaçırmamak için. Heyecanım bir şehir yüzünden.
Gizlice çıkıyorum evden kimseyi uyandırmadan. Hava hafif çiselemiş, biraz nemli yorgun bir istanbul.
Sessiz sokaklarda, gece karanlığını yaran ay ile sokak lambaları ile ben uyanığım sadece. Yürüyorum.
Duyduğum tek ses kendi nefes alış verişim. Evden çıkmış olmamın bir rahatlığı var üzerimde. Bir sigara,
yakıyorum üzerine heyecanımın. Hızlanıyor adımlarım. Bir kaç sokak köpeği görüyorum kenarda, ıslak,
yorgun, uykuya kalmak üzereler. Gözleri yarı baygın. Bana bakıyorlar bu saatte ne işin var der gibi.
Saldırmalarından korkuyorum, daha doğrusu çıkacak gürültüden ürküyorum. Beni görmemezlikten geliyor,uyumaya devam ediyorlar. Aylardan eylül, günü hatırlamayacak kadar güzel kafam. Bir sigara daha yakıyorum o sessizliğe. Bir otobüs şirketinin önündeyim. Servis gelmesi gerekiyor onu bekliyorum. Öyle yalnız olduğumu hissediyorum ki içime bir ürperti geliyor. Seviyorum o sessizliği. Yağmur başlıyor o esnada. Şemsiyem yok ve ıslanmaya başlıyorum.

     O kadar güzel yağıyor ki yağmur sokak lambalarında görebiliyorum taneleri. Sanki sadece o lamba ıslanıyor hissine kapılıyorum. Biraz üşüyorum ama seviyorum bu üşümeyi.


     Saat 5:20.

     Beni alacak olan servisin 10 dakikası kaldı artık. Beni o sıcak otobüse götürecek olan servis. Sıcak çay ve karnıma girecek boktan bir popkek için son 10 dakika. Açlık hissediyorum. Ama seviyorum bu açlığı. Artık biraz daha yalnızım. Bir iki araba geçiyor kaldırımında oturduğum yoldan. Umursanmak istiyorum o sıra, sorsalar hayırdır diye, çok şey anlatacakmışım gibi duruyorum. Kaldırım çok soğuk, başka oturacak bir yer yok yorgunum ama seviyorum o soğuğu. Bazen servisler gelip geçiyor önümden. Bu mudur diye heyecanlanıyorum. Beni unutmasınlar istiyorum o kaldırım üzerinde. Ya unuturlarsa diye başka planlar yapmaya çalışıyorum ama cebimde ki bir kaç bozuk para geliyor aklıma. Taksi tutmam imkansız. O saatte gideceğim yere minibüsle gitme imkanım yok. Ama birazda olsa seviyorum o sefilliği.


    Saat 5:30.

     Yeni yaktığım sigaramı önüme kadar gelen servis ile söndürüyorum. Aklımda bir bira daha olsaydı iç cebimde diye geçiriyorum. Sadece bi tane daha olsaydı daha mutlu olabilirdim. İçersem yolda çişim gelir biliyorum ama istiyorum.Öyle zamanlarda bira olmaz cebinde ama ben Ansızın bira içmeyi seviyorum. Servise biniyorum. İçerisi sıcak. Camlar buhulanmış. İnsanlar uykusuz, kimi yorgun. Bazıları uyukluyor, hatta horlayan bile var. Farklı farklı sebeplerden dolayı toplanılan serviste herkesin bir hikayesi var. Kendimi basit gibi hissediyorum, ama umursamıyorum bunu. Artık servisteyim. Daha mutlu olamazdım bir yarım saatim içerisinde.


     Saat 5:50.

     Kalabalık bir terminaldeyim. Burada insanlar uyanık. Çok erken uyanmış ve hemen adabte olmuşlar güne. Binmem gereken otobüsün gelmesini bekliyorum. Bir sigara daha yakıyorum. Keşke diyorum bir tane daha bira alsaydım bakkaldan. Şimdi açar içerdim. Yolda sıkışırım diye avutuyorum gene kendimi. Ama istiyor canım hala. O içememek edinememek, yapamamak var ya işte onu da seviyorum bazen.


     Saat 6:00.

     İşte o otobüs. Beni o şehre götürecek o otobüs geliyor. Biraz daha heyecanlanıyorum. Bir planım var. Olması için her şeyin problemsiz devam etmesi gerekiyor. Otobüslerde hep en arka koltuğa otururum. Kimse sana karışmaz. Herkesi görürsün. Ve en yalnız olduğun yer o 4 koltuktur. Bu yüzden severim en arka koltukları. Otobüs hareket eder. Terminalden çıkar. Artık saate bakmıyorum. Umursamıyorum saati. İstanbul'un karanlık sokaklarında kalabalık bizler yola çıkıyoruz. Çöp arabaları, işe giden insanların arasından ayrılıp uzun, düz ve kimsesiz bir yola giriyoruz. Artık tabelalar çok az yol göstermeye başlıyor. Muavin önce kolonya veriyor ardından su. Yorgunluktan zayıf düşen vücudum artık sıcak ve rahat bir koltukta. Yanımda kimin oturduğu hatırlamıyor bazen de suratını bile görmüyorum. Yalnız kalmak istiyorum orada. O koltukta. Kafamda planlar, hayaller biraz sevinç biraz burukluk.


     Keşke bir bira daha içebilseydim orada. Otobüste karanlık yollarda. Kulağımda şu şarkı çalıyor iken.

                                                         ------          Şarkı         -------












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi

NEDJİMA