DG

             

            Bazı günler, benim pek onayıma sunulmayan hatta gereksinim bile duyulmayan ama ciddi ciddi yapılan çok planlı günler oluyor. Bu planlarda arabayı kullanan ben, yoğun programı olan Melis oluyor. Sabah erkenden kalkılıyor, hazırlanıyor daha 1 bardak su içmeden evden çıkıyor ve programı uygulamaya başlıyorum. " - Berkay önce şuraya gidicez, sonra benim şurada 10 dakkalık bir işim var sonra da burada olmamız lazım ama istersen buna sen gelmeyebilirsin. " gibi. Çok erken saatte çıktığımız için tam olarak ne anlatıldığını anlamadan anahtarı çeviriyor arabayı çalıştırıyorum. Navigasyondan bana açılan yer neresiyse kaç dakika dediğine bile bakmadan kontrollü bir şekilde hayata dahil oluyorum.


            Suratımdaki yastık iziyle Bağdat Caddesinde bir o şerit bir bu şerit ilerliyorum. Duruyor kalkıyor, yer yer sinirleniyorum ama yol bitiyor. Hemen bana uğultuyla anlatılan programdan aklımdan "1 tanesi bitti" diyorum. Bir sonraki durakta Melis; "Arden uyuyacak istersen sen arabada takıl" diyince ışık hızıyla gözük açılıyor. Arden'in öğlen uykusu minimum 1 saat. Bu saati çok kaliteli geçirebileceğim bir yer var. Burasıda Kalamış tarafında ki askeri sosyal tesis olan DG. Buranın hala uzun adını bilmiyorum ama Deniz kuvvetlerini sosyal tesisi olarak geçiyor. Öğlen yemeği, fast-food tipi şeyler yiyebiliyorsunuz. Yaş ortalaması genelde 70+. Güneşlenmek için karaya çıkan timsah gibi hepsi. Yarısından çoğu ağzını kapatmayı bile unutacak durumda, aşırı yavaş fakat efsane bir tuzlu fıstığı olan sosyal tesis. :)


            Melis'i neresi dediyse oraya bıraktıktan sonra, "-Sen de işin bitince DG'ye gelirsin..." diyip derhal oraya gidiyorum. Az önce bahsettiğim evde içemediğim 1 bardak suyu oraya içip ardından Arden'i uyutup hemen kuruluyorum bir masaya. Adeta kronometreye basılmış gibi, çarkıfelekte kısıtlı puanımla hediye odasına girer gibi koşarak kasaya gidiyor, hemen tuzlu fıstık + standart olan Efes malt biramı alıyorum. Tekrar koşarak masama gelip biramı açtığımda güneşten kısılmış gözlerimde ufak bir tebessüm oluyor. Deniz kenarında olmamızdan etrafta tatlı bir yosun kokusu, gazete okuyan henüz gözleri gören yan masam, kedilere verebileceği en iyi şey gözden çıkartabildiği hazır pizzasındaki mısırlar olan bir başka emekli subay ve işte bardağa köpük köpük dolan biram. Yosunu bol, tuzu sert esintiyle gelen marmara denizi kokusu ve ona bir anda dahil olan biramın kokusu. Bir anda içimde heyecanlar beliriyor. Hemen kendime şunu diyorum.


            Arkadaşlar Eyvallah! Başlıyoruz!





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi

NEDJİMA