Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Atıf Kurt ile Röportaj

Resim
-- Öncelikle bizleri kırmayıp bu söyleşimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. -- (Gülerek havlıyor…) Rica ederim. Bizim gibi gerçek jönleri hala unutmamış olmanız beni çok mutlu etti. Zira, bu devirde artık Yeşilçam oyuncuları, bu ülkeye yetenekleriyle, kültürüyle can veren sanatçılar unutulmaya yüz tutmuş durumdalar. -- Haklısınız. Hemen sorularıma geçmek istiyorum izninizle. Yeşilçam serüveniniz nasıl başladı? Neden oyunculuk? -- Ben Çorlu kore mahallesi doğumluyum. Mahallemizde zamanında kalma ufak bir kale vardır. Oralarda takılmak, manzarayı seyretmek hoşuma gidiyordu. Bir gün, gündüz vakti gene içmeye gittiğim de kaleye, bir ekip gördüm. Burada film çekimi yapılacak onun için araştırma yapıyoruz dediler. Meraklıyımdır bu tip şeylere bende onlarla birlikte takıldım o gün. -- Tarkan ile tanışıklığınız nasıl oldu? -- Tarkan …(burnunu yalayarak gülümsüyor) Tarkan’ı ben uzun yıllardır tanırım. Hatta elimde büyümüştür kerata çok sever beni. Ben de onu tabii. Ben

" O çocuk "

Resim
8 Mart 2011, soğuk bir kış günüydü. Suratına tokat gibi vuran rüzgar bunca zaman beklemiş olmanın siniri ile sanki en çok sana gösteriyor şiddetini. Üst üste giyilen kazaklı, kışlık dolabı kokan,burnundan kıl aldırmayan, "ben erkeklerin hasıyım, soğuk bana işlemez" diye ince giyinen, tam teşekkürlü "kışa hazırım ben" diyen herkesi acımadan tokatladı rüzgâr. Çok bekledi bu hava gelebilmek için ve sonunda geldi de. Şimdi bizden tüm hıncını ve bunca zaman biriktirdiği sinirini çıkartırcasına sokakta terör estiriyor. Hiç birimiz çıkamıyoruz sokağa evlerimizde onun sinirinin geçmesini bekliyoruz adeta. O gün arkadaşlarımla dışarıda yemek yiyorduk. Bir ara dışarı sigara içmeye çıktım ve orada burnu akan, normal de kırmızı olan ama çok fazla güneş gördüğü için artık pembe tonuna yaklaşmış, şapkasının bir bağı diğerine göre daha uzun olan, suratı ağlamaklı, kara, zayıf sıradan görünen, bir dilenci çocuk karşıma geldi. Eğer dikkatli dinlemezsen sadece bir şey için dil

3saniye 0,1sanise

Resim
Bazı şarkılar var ki, kabul edilmesi gerek çok sevdiğimiz ve dinlerken başka bir yerde kendimizi bulduğumuz." O " an orda değilde başka yerde olduğumuz, olmak istediğimiz de diyebiliriz. O şarkıları dinlerken başka biri olur başka düşünürüz, başka birisi gibi ağlar başka birisi gibi güleriz ama aslında o başka birisi de biziz sadece sen o şarkıyı dinlediğinden bu yana bir kaç sene bir kaç ay geçmiştir. Sen gene sensin biraz değişmişsindir en fazla.Düşüncelerin,gülüşün v.s ... İç hesaplaşmalar beni yalnız kalmaktan korkutan tek şey! Geceleri uyumaktan yastığa kafanı koymaktan korkutuyor insanı bir günün özetini 10 dakika da çıkartabilmek gerekiyor uykusuz kalıyorsun bazen bazen ise yatakta dönmekten sıkılıyorsun. Şöyle bir giriş yapmak istiyorum.Yazımdan sıkılmaman için olayı daha basite indirgiycem.Bir efsane varmış rüyalar bilinç altımızın eserleri diye sende biliyorsundur bunu belki de başına bile gelmiştir.Çok alakasız insanları çok alakasız bir zaman da

Megoloman Palyanço

Resim
Tüm okul hayatım boyunca ne zaman bir derste hocamız bize komposizyon yazmamızı söylese ben hep konu ne olursa olsun sürekli ilk cümlem olarak "insanoğlu doğar büyür ve ölür " diyerek başlardım yazılarıma çünkü hayatın özeti buydu benim için bir de sırf bir yerden başlamak olsun diye yazardım böyle anlatacağım şeyler vardı söylemek istediklerim vardı biraz zorunluydum not alacaktım belki de ama bu giriş cümlesi beni her zaman kurtardı çünkü anlatmak istediklerimi sürekli bu cümleye bağladım ve bu cümle sayesinde uzun uzun yazılarım oldu güzel notlar aldım kompozisyon derslerinde ve aynı zamanda da kendimi böyle uzun yazma konusunda geliştirdiğimi hissettim ...Aklıma bir kaç bir şey geldi bir kaç duygu, bir kaç cümle, bir kaç konu anlatmak istedim ama nerden gireceğimi bilemezken birden aklıma eski zamanlar geldi ve anlatmak istediğim şeyi nasıl anlatacağımı buldum bu anlatacaklarım normal bir gün içersinde bakıldığında " bu ne lan ? " dedirtecek saçma bulunacak f

Bir Şizofrenden Mektup

Resim
Aslında şöyle bir düşününce ne kadar garip demi ? İnsan sadece 5 duyu organı ile var oluyor hayatta görüyorsun ,duyuyorsun , tadıyorsun , kokluyorsun ve hissediyorsun ... Bunlar sayesinde bence hayattan zevk alıyorsun yada bunlar yüzünden bir şekilde acıların oluyor.. Hepsinin kendi içersinde güzelliği ve bir o kadar da kötülüğü var hayatımda, belki de hayatlarımızda ... Hani dertleniyoruz ya tek bir sebepten dolayı her şeyi ona bağlıyoruz ya hayatta bizi mahvettiğini düşünüyoruz ama eğer sahipsek o duyguya mutluyum diyoruz dışarı da olup bitenden habersiz yaşıyoruz çünkü, hayatta o dakikadan sonra sadece "o" önemli oluyor hemen hemen herkesin başına gelmiş bir şey bu adını henüz koyamadı kimse koyamıyor da aslında kimsede koyamayacaktır. Bunu sadece yaşayan biliyor ama sonra onlarda anlam veremiyor belki de herkes kendisini çok farklı hissediyor belki de öyle hissetmek istiyor aslında istekle alakası yokta öyleymiş gibi sanki biraz karışık bu durum herkes kendince oldukça

Son Masal

Resim
Bu masalın karakterleri gerçekte olmamış ama hayal mahsülü olarak hep olucak karakterler. Senden, benden birazda onlardan bir karakter. Bu masal olayına çok fazla takık olduğum düşünülebilir aslında, belkide yapmaya çalıştığım fakat yapamadığım bir hikâye türü. Çok denedim güzel bir masal anlatıyım diye fakat beceremedim ben. bunun burukluğu var içimde, masalların çoğu hep mutlu sonlarla bitiyor diye biliyorum ya ben, ondan dolayıdır ki bu masallara merakım sanırım. İnan çok denedim güzel bir masal yazıp okuyup anlatmayı veya dinletmeyi kendimi ama güzel bir sonla bitiremedim hiç, zaten bitmediğinide gördüm kendi masalımda bile. Her masalın bir kahramanı vardı ve ben hep o kahraman olmak istedim. Onlarmışcasına anlattım hikayelerimi ama sonunda gördüm ki o kahramanlar sadece masalların kahramanları ve onların gerçek hayatla hiç ama hiç alakası yokmuş. Anladım, geç oldu ama sonunda anladım. Ama vazgeçemem o çocuksu masalardan onlar çok farklı manalar ve anlamlar içerir çoğu zaman sad

Akrofobik Kuş

Resim
     Düşünmeden, tasarlamadan yazmaya başlamak gibisi yok çünkü o zaman daha özgür yazabiliyorum. Kafamda hiç bir şey olmadan. Mutlaka bazı düşüncelerim var kendime ait " bir iç dünyam" var. Bunları yansıtamam her ne kadar istesemde kelimelerle çünkü onları bende takip edemiyorum.Neyse daha çık konuşmak gerekirse, anlatmak istediklerim de biraz anason kokusu biraz maya biraz meze ve sigara dumanı olucaktır.      Çok geniş bir arkadaş çevrem ve gel desem iki eli kanda olsada gelicek insanlar edindim kendime güzel bir arkadaş dost çevrem oldu üniversite hayatım da. Bu sebepten dolayı çok mutluyum ama zaman geçiyor ben büyüyorum ve düşüncelerim değişiyor sadece düşüncelerim değil çevrem,güldüğüm şeyler,yaşadıklarım,bakışaçım ve buna benzer şeyler.Aslında hiç birşeyin benzer olmadığını farkettiğim bir yaştayım.Belki de bana öyle geliyor.Sana bir şey itiraf edicem, Daha önce bunu kimseye söylemedim söyleme gereği duymadım açıkcası ama ben hayatım boyunca yetişme tarzım ve bilgim