Atıf Kurt ile Röportaj


-- Öncelikle bizleri kırmayıp bu söyleşimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.

-- (Gülerek havlıyor…) Rica ederim. Bizim gibi gerçek jönleri hala unutmamış olmanız beni çok mutlu etti. Zira, bu devirde artık Yeşilçam oyuncuları, bu ülkeye yetenekleriyle, kültürüyle can veren sanatçılar unutulmaya yüz tutmuş durumdalar.


-- Haklısınız. Hemen sorularıma geçmek istiyorum izninizle. Yeşilçam serüveniniz nasıl başladı? Neden oyunculuk?

-- Ben Çorlu kore mahallesi doğumluyum. Mahallemizde zamanında kalma ufak bir kale vardır. Oralarda takılmak, manzarayı seyretmek hoşuma gidiyordu. Bir gün, gündüz vakti gene içmeye gittiğim de kaleye, bir ekip gördüm. Burada film çekimi yapılacak onun için araştırma yapıyoruz dediler. Meraklıyımdır bu tip şeylere bende onlarla birlikte takıldım o gün.



-- Tarkan ile tanışıklığınız nasıl oldu?

-- Tarkan …(burnunu yalayarak gülümsüyor) Tarkan’ı ben uzun yıllardır tanırım. Hatta elimde büyümüştür kerata çok sever beni. Ben de onu tabii. Ben ekiple birlikte bir o yana bir bu yana dolaşırken Tarkan’a denk geldim. Havadan sudan konuştuk hasret giderdik. O İstanbul’a oyuncu olmak için gittiğinden beri görüşemiyorduk. Yeni bir projesi olduğundan bahsetti. Oynamak ister misin ağabey? diye bir teklif sundu. Kıramadım bende projeye dahil oldum.



-- Filmleriniz de inanılmaz bir aksiyon ve görsel efektler kullanılıyor. Bu sizin işinizi kolaylaştırıyor mu?

-- O günün şartları tabii biraz ağırdı. Çalışma saatlerimiz yoktu. Yönetmen ve tüm ekip geceli gündüzlü çalışırdık. Şimdi ki filmlere bakıyorum da daha kolay işleri. Hiç unutmuyorum bir sahnemiz vardı. Düşmanlar Tarkan ile beni kovalıyor ormanda bizde kaçıyoruz onlardan ve sonra arkalarına biz geçiyoruz. Teker teker alaşağı ediyoruz. O sahnede bir atın üzerinde ki düşmanı yere indirmem gerekiyor fakat ne kadar sıçrasam da yetişemiyorum adama. O sahnede dublör kullanmak zorunda kalmıştık.



-- Hazır sahne konusu açılmışken sormak istiyorum. Bazı imkansız dediğimiz sahneler de sizi görüyoruz. Yani, uzun kale duvarlarından rahatlıkla atlıyor. Bir düşmanı kolundan ısırıp öldürebiliyorsunuz. Bu konu da ne söylemek isteriniz?

-- ( dişleriyle belini kaçıyor) Ha pardon… Bazen denk geliyorum kahvehanede çocuklar benim filmlerimi izliyorlar. Ben gemiden Tarkan’ı kurtarmak için suya atladığımda, yada ahtapot sahnesi gibi zor sahnelerde çocuklar kahkahalarla gülüyorlar. Tabi o çocuklara kızmam söz konusu bile değil. O zaman suya atlayıp o sahneleri çekmek çok zor zanaat. Boğulma tehlikesini geçtim. Kimse bilmez bu detayı ama o ahtapot gerçek bir ahtapottu. O zamanlar bize pedigree sponsor olmuştu. Yönetmenimiz Tarık Gümüşey, özel olarak getirtmişti. Sonra zaten hayvanat bahçesine bağışlandı.



-- Efendim, söyleşi için çok teşekkür ediyoruz. Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı son olarak?

-- (pati veriyor…) Geldiğiniz için esas ben teşekkür ederim. Bizim gibi eski, Yeşilçam’a gönlünü ruhu vermiş sanatçıları unutmamış olmanız beni çok sevindirdi. Şunu eklemeden geçemeyeceğim. Bazen denk geliyorum. Çocuklar filmlerimi izlerlerken gülüyorlar,dalga geçiyorlar. Lütfen unutmayalım o sahnelerin hepsi gerçek ve hepsi zamanında hiç tereddüt edilmeden çekildi. Çok teşekkürler tekrar…




Cumhuriyet Gazetesi/1988 Istanbul

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi

NEDJİMA