Hastalıklı



     Tıkalı burnu açılsın diye inadına, inadına çekerken buluyorum kendimi. Hasta olunca değerini bir daha anlıyorum o iki deliğin. Aslında biri tıkanınca diğeri bir hayli işe yaramaz ve yarım.

     Öksürdükten sonra nefes alırken fark ediyorum ciğerlerimi. Aslında ne eziyet etmişim onlara, hatta ediyorum hala. Vücudumu hor kullandığım ve değerini bilmediğim gerçeği kan tadı bırakıyor ağzımda.

     Adını telaffuz edemediğim ilaçları öneriyor etrafımdakiler. Herkes " bir doktora görünmelisin " diyor. Benimse yataktan kalkacak halim yok. Artık hiç birimiz " ayşecik ", " sezercik " değiliz ki doktor da evimize, yatağımıza kadar gelip bizi tedavi etsin.

    Konuma döneyim. Bu anlattıklarımı zaten sende biliyorsun. Vücudunun önemi, ona yaptığın eziyetler ve onu ödüllendirişin falan. Biraz şundan, bundan bahsetmek istedim. Hazır hastayım.

     Hastayken anlamsız oluyor bir çok şey. Tat alamıyor, canın gülmek dahi istemiyor. Yaptığın şakaya zoraki güldüm. Bunu belli etmedim sana. Aslında komikti kabul ediyorum ama gülesim yoktu inan.

- Canım çok geçmiş olsun, hasta olmuşsun.
+ Evet canım sağol, grip oldum da.
- Canım bir doktora gözükseydin, gittin mi doktora ?
+ Canım sen her grip olduğunda doktora mı gidiyorsun ? (diyemiyorsun) Kötü olursam gitmeyi düşünüyorum.
- Çok üzüldüm valla çok çok geçmiş olsun.
+ Teşekkür ederim, bende çok üzüldüm sağol.
( Aslında, daha fazla konuşabildiğin, hatta konuşmuş olduğun insan ile muhabbetin bu noktada bitiyor. Birincisi canın konuşmak istemiyor, ikincisi hastalık sıkıcı bir konu ve sen sürekli sağol diyerek muhabbeti tıkıyorsun. Kimse senin kadar hasta olamıyor, kimse senden daha berbat hastalık geçiremiyormuşcasına.

     Hapşırmaktan ( ya da bunun yazılışı nasıl ise), öksürük krizlerinden korkmaya başlıyorsun. Koku yok, tat yok ve canın öylesine sıkkın ki tarifi zor bir hale geliyor. Hepiniz en az ben kadar hasta oluyorsunuzdur. Ya da ben pek zannetmiyorum. En kötü benim hastalığım oluyor.

     Sene de 1 defa hasta olan, ömründe totalde 5 defa hastaneye gitmiş biri olarak diyorum. En hastanız benim. Burnunu çektiğinde, insanlar sana pis, ıyy salak, öğğüv öküz gözüyle bakıyor. Sağa sola "Lama" gibi aksırıp, tıksırayım mı arkadaş ?

     Bir insan kafası 5 gün boyunca nasıl burnunu aktırabilir anlam veremiyorum. Bu nasıl bir metabolizma, nasıl bir kimya arkadaş. Konumuza dönüyorum. Hastalık, geçer dersin bilirsin geçeceğini. Gripten bahsediyorum tabi. Hani şu kendini en çok naza çekebildiğin hastalık. Doktora gitmeden yer yer koca karı ilaçlarıyla, yer yer bilimsel hatta hipokrat yemini etmişcesine tedavilerini sağladığın hastalık türü.


     Bir buçuk haftadır sol kulağım tıkalıydı. Bugün, eve dönerken birden nasıl oldu bilmiyorum, birden açıldı kendisi. Hani kulağına su kaçar da günün sonunda bir hareket yaparsın beklemediğin bir anda o kulakta ki su sıcaklık duygusu ile çıkar ya, hatırlıyor musun o rahatlığını ? heh işte aynen öyle bir etkisi oldu. Bunu tarih yazsın diye buraya ekliyorum. Kulağının tıkalı olması felaket bir duygu çünkü.

     Neyse, canım sıkıldı. Yeteri kadar saçmalayamıyorum.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi

NEDJİMA