Farkındacılık

Enteresan bir durum bu aslında , ne yazıcağıma karar vermeden başladım bunları yazmaya fakat şuan aklıma gelen bir şeyden bahsetmek istiyorum...

Daha önce hiç Türk Sanat Müziğini anlamaya çalıştınız mı ?

çoğu zaman meyhanelerde dinlenilen ya da büyük aile toplantılarında ( ki bunlar çoğunlukla alkollü ortamlar olur) gerçi sizde öylemidir bilemem ama benim ailem alkol almayı sever yer yer, zaman zaman ortamına göre.. çoğu zaman misafirin yakınlık derecesine göre ilk başlarda çay pasta börek ile giriş yapan ev sahibi bizimkiler daha sonradan erkeklerin " yaa birer kadeh viski içeriz değil mi X ? demesiyle evdeki hanımların hemen o sofranın üstünü birden mezeler,bardaklar ve o ortam için gereken binimum araç gereç ve gıdayı hazırlamaları ( ki buda inanılmaz bir durumdur nasıl bu kadar pratik ve hızlı olabiliyorlar şaşırıyorum resmen )bu gerek bir bardak viski gerekse bir duble rakı ile başlanılan konuşma ve ortam birden " yaa dur ben bir büyük daha alıyim bu yetmiycek bize " şeklinde devam eder. Ordan hemen evin en markete gidebilitesi kuvvetli ve itiraz etmiycek olan bireyi seçilir ve direk ona birinci elden ricada bulunulur. Burda ricada bulunmanın sebebi alkolün etkisi normalde " kap gel oğlum" şeklinde geçen diyolog bir iki dubleden sonra " oğlum be bize şurdan bi büyük rakı alırmısın ? " şeklinde ricaya dönüşür ki bunuda yadırgamaz o zayıf seçilen halka. Birden türk sanat müzikleri açılır muhabbet ona göre değişir ve eşler kendi aralarında dikiş nakış konuşurken evin erkek bireyleri daha çok memleket,para,gelecek,çocukların istikbali ve bu tarz konuların çevresinde volta atarlar. Daha sonra evin en neşeli olduğu düşünülen küçük bireyi (çocuklar yani) üstünden espiriler yapılmaya başlanır ve o yönde devam eden muhabbet fıkraları fıkralar anıları anılarda eskiden yaşanmış komik ortak hatıları hatırlatır ve zamanın nasıl geçtiğini çoğu zaman erkek kısmı anlamasada bayanlar genelde çocuklarının uykusu gelmesi sebebiyle " X biz ufaktan...." diye sonunu söylemekten çekindiği belkide o an ki sessizlik ile sorumluluk almak istemediği için bu şekilde yarım bir cümle ile mesajını verir. X o mesajı " tamam hanım şu dublemide içiyim kalkarız saatte şu olmuş zaten " şeklinde destekler ve içten içe yavaştan kalkılcağının mesajını verirler. Ev sahipleri bu mesajı alır ve olayın farkına varıp direk gerek yarım ağız gerekse içten olarak " oturuyoruz be yenge yarın tatil zaten " şeklinde muhabbetten ve geçen zamandan keyif aldıklarını vurguluyan cümlelerle sessiz kalmazlar genelde.

Eskiden bu tarz durumlar ortasında kaldığımda , eskiden dediğim rakı ve viski içemediğim zamanlar içersinde bu çalan türk sanat müziğine bir anlam veremiyordum, nedense bana çok yavaş manasız eski türkçe ve açıklıktan ziyada daha çok sevgiliye manasal mesajlar veren sözler içerdiğini düşündüğüm için reddettim dinlemeyi taaa ki o ilk dudağıma değen rakı bardağına kadar işte o dakikadan sonra ben sormuştum babama yaa biraz türk sanat müziği mi dinlesek ? diye. O sırada babamın yüzüme tebessümle bakışını çok net hatırlıyorum. tebessüm etmesinin sebebi şu ; babam ud çalan biridir ve türk sanat müziğine olan aşkını onu tanıyan herkes çok iyi bilir. Aynı zamanda çok iyi bir jazz ve balad dinleyicisidir. Bu yüzden benimde bu yönde adım attığımı görmesi hoşuna gitmiş olmalı diye düşünüyorum ben. O akşamdan sonra oturup kendime bir müzik listesi yaptım içersinde babamın ve benim ortak dinlediğimiz şarkılar ne zaman oturup içmeye karar versek hemen o listeyi açarım o kendi kendine çalar ve biz tabir-i caizse demleniriz.

Çoğu insan her akşam içen insanları "alkolik" yada " Ayyaş, sarhoş, pis adam " şeklinde değerlendiriyor. Bende çok içen birisiyim gündüz yada gece yada sabah öğlen akşam farketmez canım ne zaman istiyorsa o zaman içen birisiyim ve bu hoşuma gidiyor. Allahtan kendimi kaybedip sokakta naaralar atanlar gibi olmuyorum bu da gerek benim ailemden almış olduğum sofra adabı gereğince gerekse kendi kendime bu doğrudur bu yalnıştır şeklindeki gözlem ve görüşlerim doğrultusunda oluşan bir olgu sanırım. Oturduğum sofrada eğlenmek bakî olmalıdır. Ustruplu içene sevgim ve saygım sonsuzdur fakat iki dubleden sonra ağzı burnu kayan ( bu cümlem ile konuşamamaktan ziyade saçmalamak ve anlamsız cümleler küfürler etmek)Dan bahsediyorum bu tarz kişilerle bir daha oturup içmemeye özen gösteririm fakat ortamda onlarda varsa kadehimi tokuşturup ona dikkat ederek içerim. Babamın söylediği bir cümle ki bunu herkes biliyodur babam her sofra kuruşumuzda bana tembihler " arkadaşını alkol sofrasında tanırsın oğlum içtiğin kişiye dikkat etmelisin" diye ve her zamanda bu cümleden sonra ekler " alkol masanda eğer çiçek olmazsa o masadan ve muhabbetten tat alamazsın " diye burda ki çiçek lafını umarım herkes anlamıştır bu yazıyı okuyan..

Son olarak şöyle bitirmek istiyorum bu yazımı. Yazdıklarım bir türk sanat müziğini duyuşumla başladı ve aklıma gelenleri direk yazmak istedim paylaşmak istedim burası ile belki çoğu okuyanlar için saçma gelebilir ama genede bence ve benim kafamdakini anlıyanlar için birazda olsa suratlarında tebessüm yaratıcağını düşünüyorum fakat şöylede bir durum var yazdıkça canım rakı istemedide değil hani neyse ben babama söyliyimde bir sofra kuralım bu akşam :) saygılar ..



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi

NEDJİMA