Adam




     Alkol almadan yazmak istiyorum bu yazıyı. Afilli bir giriş olmayacak belki ama bunu umursamıyorumda. Burada bahsetmek istediğim bir değişim ve bir kaç düşünceler.


     Hayatımın bu anından bir kaç ay öncesine kadar ki dilimi sürekli karmaşa, koşturma, sorular ve ağır düşünceler vardır. Umursamaz ve sorumsuz tavrımı hiç fark edememiştim bugüne kıyasla düşününce. Ben çok mükemmel bir adam değilimdir. Olmaya gayret ederim ama ne kadarını becerebilirim ya da başardım bilemiyorum. Fakat son bir kaç haftada attığım her adımda, yaptığım her davranışta büyümüşlük hissediyorum içimde. Hızlı bir değişim oluyor benim için ama mutlu ediyor yüreğimi. Aslında bunun en büyük ve önemli sebebi bir kız. Onu sevdiğimde büyüdüğümü ve temizlendiğimi hissediyorum. Çünkü daha önce çok defa çok fazla sevdim onu. Biliyorum bu duyguyu.

     Herkes gibi hatalar yapıyor ve umursamazca hatayı hep başkalarına atabiliyordum. Kendime barışık bir insanımdır ya da öyle olduğumu düşünürüm bu yüzden sadece bir iki konuda kendimi hatalar görür geri kalan konularda karşı tarafa atardım hata yüklerini. Fakat o zamanlar düşünemediğim bazı şeyler varmış. Belki yaşımın ilerlemesi belki de günlük şartlarım biraz daha olgunlaştırdı beni konulara bakış kısmında. Artık hatayı önce kendime arıyor sonra karşı tarafın payının bunda ne kadar olduğunu düşünmeye çalışıyorum. Objektif bakmaya gayret ediyorum. Onu sevdiğimde ve bunu ona gösterdiğimde onun sevgisini daha iyi hissediyorum. Bu bir koca karı ilacı gibi bir şey. Yani her hangi bir ispatı yok fakat gribe iyi geliyor mesela.

     Ömrümün çocukluğum haricinde ki en önemli anlarına baktığımda, her düştüğümde, her ayağı kalktığımda ve her salaklığımda, anne şevkatine çok yakın bir el tutmuş ellerimi. Bunun farkına geç varmak bir yandan muazzam bir üzücü hadise. Fakat bunu artık biliyor olmak bir o kadar mutluluk verici.

     Yağmur yağdığı zamanlar alkol almama gerek kalmıyor. Yağmura tapan bir adamım. Bir tanrı olabilseydim yağmur yağdıran olmak isterdim. Bundan kesin bir şekilde eminim.

    Dedim ya ömrümün en unutulmaz anlarında elimi tutan kişi diye aslında onu bir çoğunuz tanıyorsunuz. Artık onun gülüşünün bana ne kadar mutluluk verdiğinin farkındayım. Elimin içerisinde ki elinin sıcaklığını hissedebiliyorum. Düştüğümde ilk beni ayağa kaldıracak olan, hayatımın her evresinde beni her konuda destekleyecek ve yanımda olacak olan, değerini, kıymetini hakkıyla veremediğim birisi. Uzun uzadıya yazmama gerek yok, kısaca beni Adam eden birisi.

    Çok kaderci bir insan olmadım. İnandım ama tapmadım. Fal baktırmak gibi düşün yani. Tanrının direkt olarak değil de dolaylı yoldan mesaj göndermesini benimsemiş birisiyimdir. İş hayatımda, aşk hayatımda, aile hayatımda Tanrının bana bir şekilde yol gösterdiğine inanan birisiyim. Son zamanlarda bana bir çok yol gösterdiğini hissediyorum. Her birini " acaba?" diyerek düşününce bir şeyleri daha fazla netleştirmeye başlıyorum kafamda. Olması gerekenin, yaşanması gerekenin ve yapılması gerekenin ne olduğunu görebiliyorum. Benimle direkt olarak konuşmasada bana bir şeyler anlattığını görebiliyorum. Artık zannetmiyorum da biliyorum çünkü.

     Aşk ile Sevmek arasında nasıl bir fark vardır bilemiyorum. Bence aynı şeylerdir. Birisine Seni seviyorum dediğin zaman bu Sana aşığım anlamınıda geliyor olması gerekir. Aşık olduğun insanın hep yanında olmasını istersin. Sevdiğinin yanında olmasını istediğin gibi. Her neyse bu konu çok meşakkatli bunu bi ara anlatırım.


     ADAM başlığını koymamın sebebi, artık adam olmaya başlamamdan kaynaklanıyor. Burada yazdıklarımın temel mantığı budur aslında. Adam olmaya başlıyorum. Çünkü, küçükken babam, " Büyüdüğünde ne olucaksın diye sorarlarsa, Önce adam olucam de " demişti. Hiç unutmadığım fakat zaman zaman başaramadığım bir şeydi. Artık büyüdüm. Bu yüzden önce ADAM olman lazım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi

NEDJİMA