NEDJİMA



- NEDJİMA -

          Uzun seneler önce Ankara ile ilk tanıştığım zamanlar ki beni orayla tanıştıran insanlara buradan çok teşekkür ediyorum. Her ne kadar ilk zamanlar bir kaç farklı "Rock Bar"lara takılsakta nasıl olduğunu hatırlamadığım bir şekilde Nedijamada otururken buldum kendimi. Sıradan, pasaklı, tamamen rock müzik çalan garip bir yerdi benim için orası. Çünkü ben oraya İstanbul'dan gidiyordum ve henüz İstanbul'da bir rock bar a gitme fırsatım olmamıştı.



          Nedjima benim ilk rock bar'ım olmuştu. Ve bir çok anımı orada yaşadım. Oranın anılarla kirli koltuklarında, muhabbetlerle dolmuş bardaklarında benim de hatıralarım, hikayelerim var. Bunları neden yazıyorum sorusuna gelirsek eğer, orayı çok farklı seven adamlardan biriydim bende. Geçenlerde kapandığı haberini aldım Can'dan. Can beni orayla tanıştıran iki insandan birisi. Haberi alınca uzun zamandır kısa zamanda gitme hayalini kurduğum bar'ın kapanmış olması beni ağır etkiledi. Gerçekten çok üzüldüm. Çünkü orası benim için Ankara'ydı. Ankara'ya değil nedjimaya giderdim ben.


       




          Yukarıdaki fotoğrafı orayı bilen arkadaşlar hemen hatırlayacaktır. Bu bir hayli eski bir fotoğrafı Nedjimanın. Ama şu sırtını duvara verdiğin yerin başlangıcında ve buranın alt katında geçti benim Ankara hikayelerim. Ve bir kaç değişik masasında. en unutamadığım şarkıları burada dinledim. En bana orayı hatırlatan, orada bulunduğum insanları hatırlatan şarkıları. En trip yediğim, en yıkıldığım ve en mutlu olduğum anları orada yaşadım. Nedjimayı unutmam asla mümkün değil. Kapanmış olsa bile yeri bende çok farklıdır.


          İstanbul'dan gelen biri olarak üzerimde gömlek, saçlarım( o zamanlar ) jöleli yani olabildiğine Rock aleminden uzak birisi olarak girdim oraya hep. Ama kabullendi orası beni. Önemli olan yaşadığın anlardı. Burada bir kaç anımdan ve unutamadığım hikayelerden bahsetmek istiyorum zira bu akşam Nedjimanın kapanışını hüzünle karşılayan ve buna içen birisiyim.


          İlk gittiğim günü çok iyi hatırlıyorum. Buradan önce yer fıstığı diye bir mekana gitmiştik. Yeri neredeydi şuan unuttum ama buraya çok uzak değildi yürüyerek gitmiştik. İsim vermek istemiyorum ayıp olmasın diye.
Onun adına avukat diyeyim şuan aklıma o geldi. Neyse, avukat ben can ve avukatın bir arkadaşı önce yer fıstığına gittik diye hatırlıyorum. Daha sonra buradan kalkıp arkadaş ve candan ayrılıp biz avukat ile Nedjimaya gittik. Neden oraya gittik kısmını hatırlamıyorum ama oraya gittik. Sanırım o zamanlar o oralara çok sık takılırdı. Hatta samimi arkadaşları orada sürekli bulunur takılırlardı. Avukatın ilk teması burada oldu. O temas beni derinden etkiledi ve Nedjimayı unutulmaz hale getirdi. Daha sonra ne zaman Ankara'ya gitsem hep Nedjimaya gittik. Bir çok anımız hatıramız orada yaşanmıştır. Avukat ile tanıştığımız zamanlarda henüz dersanedeydi ve dershanesi oraya çok yakın olduğu için genelde orada bir iki bira içer sonra ben onu bırakırdım. (Ego ile adı değişmediyse eğer)


          Nedjima benim için Anathema, Opeth, Wicked Game, No leaf Clover, wasting love, Uaral şarkıları oldu. Bunların manasını ve anlamını sadece Can ve Avukat anlayabilir. Ankara neyse Nedjima da oydu aslında. Bir gün wicked game şarkısı için Nedjima da 1 saat wicked kısmını bilemediğim için trip yediğimi hatırlıyorum. Wasting love şarkısını başkasının ona ithaf ettiğini biliyorum. Uaral ile Nedjimadan çıkmadan yarım saat önce tanıştığımı ve o esnada yanımda Atılay, Can ve Kayhan'ın olduğunu hatırlıyorum. Tam o esnada masamıza en son biz kaldığımız için hediye getirilen tekila shotları hatırlıyorum. Anathema çaldığı zaman hep bir ağızdan "OOOOOoooo ooOOO" dediğimizi hatırlıyorum. Kadehlerimizi kaldırıp biralarımızı döke saça kadeh tokuşturduğumuzu hatırlıyorum. Tezgahın üzerinde duran winamp listesinden o an çalan " no leaf clover şarkısını tükenmez kalemle elime yazdığımı ve onu hiç silinmeden İstanbul'a kadar taşıdığımı hatırlıyorum. Biraya 3.5 lira verdiğim zamanları hatırlıyorum. Kalabalık bir erkek grubunda gözümüzden yaş gelinceye dek güldüğümüz geceleri hatırlıyorum.


          Herkesin birbirine "Hocam" diye hitap ettiği fakat kardeş samimiyeti gösteren salaş bir o kadar cana yakın bir mekandı Nedjima. Karşısında ki tekelden 7 liraya djrum black aldığımı hatırlıyorum. En sevdiğimiz şarkılar çıktığında " YEAAAAAAH" diye fitursuzca bağırdığımızı hatırlıyorum. Aradan zamanlar geçti. Artık eskisi kadar sık gitmemeye başladım oraya. Avukatta yoktu zaten.Bir gün Kayhan, Can ve ben girişin sağ ilerisinde oturduğumuzu hatırlıyorum. O gece tabiri caizse gülmekten biramızı içememiştik. Ama 9 lu shot menüdende söylemeyi ihmal etmemiştik. Aradan zaman geçtikten sonra oraya içeriye dart standı kurdular. Üzüldük ama olsun dedik. Bir ara eski tadı vermediğini gördük. Bitmiş aga nedjima dedik ama bunu derken bile orada oturup bir bira daha mı içsek diye soruyorduk.


          Bir çok aşkın, ayrılığın, yalnızlığın, komikliğin, kederin, derdin, dostun, güzel kızların, kardeş garsonların, sarhoş olan efkarlıların mekanıydı orası. Ben ne zaman girsem Ankara'ya yağmur yağar. Ne zaman Nedjimada otursam bekler yağmur beni. Ben içkimi içer eğlenirim eşimle dostumla tam çıkarım o zaman yağar tekrar yağmur. Bir gün Uaral ile tanıştığımız gün Can ben Atılay son shotlarımızı da aldıktan sonra bize yetmeyen alkol ile 100.yılda ki bir kilisenin tepesine çıktık. Aslında biz buraya normalde hep çıkıyorduk ama bir üst yeri daha vardı oraya hiç cesaret edemezdik düşeriz diye. O gece ne olduysa bir an gaza gelip en tepesine çıktık kilisenin. Ankaranın en güzel manzarası esas oradan gözüküyormuş. Uzun süre orada oturduk. Eskileri konuştuk, anıları canlandırdık. Gaza geldik.


          Nedjima sayesinde, Can sayesinde, Avukat sayesinde, Atılay sayesinde, Kayhan sayesinde, Orkun sayesinde, Tahir sayesinde, Emre sayesinde, şuan alkolden adını anımsayamadığım affına sığındığım bir çok dostum kardeşim sayesinde Nedjimanın bir anlamı vardı. Orası her zaman benim ilkerimin yeri kalmaya devam edecek. İster caf caflı mekan olsun, ister bir pavyon.


 Seni çok sevdim Nedjima. Senin beni kabullenişini ve bana verdiğin hatıralara. Birçok insan gibi benimde içimde unutulmayan bir yer olarak kalıcaksın. Ve seni her zaman bu fotoğraftaki gibi hatırlayacağım.






























Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi