Tren Yolculuğu


TREN YOLCULUĞU

     Çok yakın bir zaman önce, nereye gittiği belli olmayan bir tren yolcuğuna çıktım. Nereye gider bu diye sormadan atladım içine. Çok kalabalık bir tren tabi zar zor iki kişilik bir yer buldum. Aslında denk geldi. Koşar adımlarla, ama etrafada rezil olmayayım coolluğu ile hemen yerleştim oraya. Neyse ki kimsenin yeri değilmiş. Yer bulmuş olmanın rahatlığı ile montumu çıkartıp koluma bir tur sardım ve camdan bakmaya başladım. Vakitlice gelmiş olmanın rahatlığı ile bir süre tenimin trenin içindeki sıcaklığa alışmasını bekledim. Bu süreçte sol kulağımın fazla ısındığı hissine kapıldım. dokundum fakat hala soğuktu. Ne garip bir bünye arkadaş anlamış değilim.



     Yanımın boş olduğunu varsayarak yanıma bir bayan oturdu. Trenlerde kızlı erkekli oturmak hala serbest o zamanlar tabii. Boştu zaten yanım. Uzun bir zamandır boş. Hiç sesini çıkartmadan, yorgun vücudu ile çöküverdi yanıma. Aslında bunları camın yansımasından görüyordum. Çekingenlik göstersin istemedim bana karşı, bu yüzden bakmak istedim birden. Ama tren ışıklarının aydınlattığı vagonun, karanlık gecenin de ayna görevi görmesi desteği ile simasını çıkartabildim. Tanıdık değil, ama güzel bir bayan olduğu belliydi. Sanırım burnundan ufak bir ameilyat olmuş. Ufak bir tahmin bu sadece. Oturdu yanıma. Bir süre bakmadı bana. Sadece bir yer bulmuş olmanın rahatlığı var gibiydi üzerinde. Bende üstelemedim ama bir merhaba demem gerekiyor hissine kapıldım. Ayıp olurdu demezsem.



     Telefonunu kurcalıyor, ailesinin fotoğraflarına bakıyordu. Sanırım bir süre uzakta kalmış ufaktan bir özlem başlamış. Belki de onların yanına gidiyordu o henüz bilemiyorum. O fotoğraflara bakarken annesinin ve babasının adını gördüm. Dönüp ona;

     - " Aileniz sanıyorum " dedim. O esnada suratına baktım. Bana baktı. Nasıl bir surat bu. Güzellik pınarı, durgun bir deniz pürüzsüzlüğü ve kahkaha atan bir çift göz.


     Tam bu esnada trenin kalkış sesi duyuldu. Güvenlik, aşağıda yolcu kalmaması gerektiğini, trenin kalktığını anons ediyordu bağırarak. Gürültüden biraz gülümsedik. Cevap veremedi bir süre. Bekledim. Cümleye başlıyordu fakat ufak bir gülümseme ile mimikleriyle gürültüyü işaret etti. Tebessüm ettim. O da etti. Tüm bu kargaşa geçtikten sonra,

     - " Evet, ailem. Bu babam, yanındaki evimizin minik kedisi. Henüz daha çok ufak. Şu da annem çok tatlı ama hafif deli bir kadındır, yerinde durmaz valla bi görsen" dedi.

     - " Pardon. Bu arada merhaba demeden böyle lönk diye sordum. Kusura bakmayın " dedim.

     Rica ederek, beni mahçup ettirmeden konuşmaya devam etti. Tren yolculuklarını çok sevdiğimi söyledim ona, bu yüzden trenle seyehat ettiğimi belirttim. Kendisi de tren yolculuklarını çok sevdiğinden bahsetti.

Nasılda hoştes.

     Nerede ineceğimizi sormadık. Ben de, o da sormadı. Sadece seyehat eden iki insan olarak yan yana oturuyorduk. Çok zarif ve nazik bir bayanla, en sevdiğim tren yolculuğunu gerçekleştiriyordum. Bu, beni bir hayli mutlu etti. Yolculuğun hiç bitmemesi gerekiyordu zira. Konu konuyu açtı, biraz ondan biraz bundan bahsederken, uykusu geldiğini belirtti.

     - " Kusuruma bakmayın, trene binmeden önce bir uçak yolculuğum vardı ve yorucuydu. Uyumam gerekiyor biraz. " dedi.

     - " Lütfen, tabii uyuyun siz " dedim. tebessüm etti. gülümsedim. Uyudu. Bir gülümsemesini, tebessümünü görebilen için muazzam bir duygu.

     O uyanana kadar yolculuk sıkıcı geçmeye başladı. Bu arada onu cam kenarına aldığımdan bahsetmedim sanırım. O kadar da öküz değilim. Kendisini cam kenarına aldım. Ben koridor tarafına geçtim. Koridor mu? Kolidor mu bilemiyorum. Koridor diye yazılıyor, Kolidor diye okunuyor bence.


     Uyandı. Bana hiç bakmadı. Bir şeyde söylemedi. İnsanlara yeni uyandıkları zaman pek bir şey söyleme huyum yoktur. Bende ses çıkartmadım. Mola verdi tren. Sessizce indi. Garipsedim durumu ama anlayış göstermem gerekiyordu tabi ki. Mola esnasında arkadaşları karşıladı onu. Geçtiğimiz şehirde arkadaşları varmış. Onlarla mola boyunca muhabbetler sohbetler etti. Kendime arka vagonda ki restoranttan bira alırken farkettim onu. Arkadaşları ile bir bank ta oturmuş viski içip bir müzik dinliyorlar. Dinledikleri müziği merak ettim. Pencerenin yukarısında duran ufak cam aralığından ne dinlediklerini duymaya çalıştım. Muazzez Ersoy dinliyorlar. Fakat, pek hoşnut değiller. Sanırım radyo çalıyor ve o şarkıyı dinlemeye bir süre mahkumlar.


     Bir anons daha yapıldı. Tekrar kalkıyor tren dediler. Herkes yavaş yavaş içeri doluşurken sakince yerime gittim. Yanımda oturacağı kesin ama ya konuşmazsa benimle yine diye biraz endişelenmedim değil doğrusu zira, tek yol arkadaşım kendisiydi. Ya müzik dinleyip sessizce yolu biterecektim. Ya da onunla muhabbet etmeye devam edecektim. Ki muhabbet etmek en sevdiklerimin arasındadır. Trene bindi, oturduğum yerin yanından geçerken bana bakarak gülümsedi. Gülümsedim. Bir şey söyleyecek gibiydi söylemesini bekledim.

     - " Karnım açıktı benim gözleme yapıyorlar mı burada? " diye sordu.
     - " Yapıyorlar ama sanırım sadece peynirli var. " diye cevap verdim.
" Tamam " diyerek gitti. Bir süre gelmedi. Bekledim. yorgunluk çöktü üzerime ama gelsin öyle uyurum dedim kendi kendime. Neden böyle dediğimi bilemiyorum. Sanıyorum ki onunla muhabbet etmek çok hoşuma gitmeye başladı.

 Geldi.

     - " Yemeğide yiyince uykum geldi " dedi. Tebessüm etti. " Uyumam gerekiyor benim " dedi ve tekrar uyudu.

     Delicesine konuşucağım dakikayı beklerken birden uykusunun gelmesi beni üzmedi değil ama bu duruma da anlayış göstermem gerekiyordu. Biliyordum.

    - " Tabi uyu lütfen " diyerek tebessüm ettim. Uyudu. Bende uyudum.

     Uyandım ve arka vagona gittim. Kendime 4 tane bira ısmarladım. Tren yolculuğunda dip dibe bira içmek çok muhteşem bir şey. Tanımadığın, fakat aynı yolu paylaştığın insanlarla birlikte bira içiyor, yemek yiyorsunuz aynı sofrada. Hiç böyle bir şey yaptınız mı ? Keşke yapmış olsanız çünkü artık böyle bir şey mümkün değil. 60 yaşlarında, hayatın farklı yerlerinde bulunmuş bir bey ile oturup ortak nokta bulmak kadar zevkli bir muhabbet olamaz.

     Bu arada, ben içeride bira mı yudumlarken yanımda oturan genç bayanın uyanmış olma ihtimali çok yüksek, ama bu sefer o bu vagona gelsin istiyorum. Belki bu sefer o konuşmak ister benimle. İstemezse bu vagonda da seyahat edebilirim. En azından burada hala biram var.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi

NEDJİMA