Kayıtlar

Edokta Bir Kış Gecesi

Resim
  EDOK'ta Bir Kış Gecesi               2006 - 2007 senelerinde -ki sadece o zamanlar değil geniş bir zamam diliminde, askeri bölgelere daha çok sosyal tesislere sakalla girmek yasaktı. Askeri kartın olsa bile girmene müsade etmiyorlardı. Bıyık sorun değildi ama sakala, sorta, gömleğinin bile düğmesini fazla açsan sorun olurdu yani ciddi bir kural vardı. Ben tabi o zamanlar üniversitede hazırlık zamanlarındayım. Sakallarım daha yeni yeni çıkmaya başlamış, sakalları kesince sindirella oluyorum bırakınca D an Bilzerian zannediyorum kendimi o da toplasan 50 adet kıl.               Bir gün yine Ankara'ya, Can'ın yanına gittiğimde onun uzun süre kaldığı EDOK askeri misafirhanesine ben de misafir olmaya gittim. Daha doğrusu Ankara'ya indiğimde kalacak yer düşünmez hemen Can'ın yanına giderdim. Hava soğuk klasik bir Ankara soğuğu (Gide gele öğrenmiştim artık), hem de yağışlı. Hani kar yağınca dışarıda kimse olmaz, bazı araçların sesi veya karşı kaldırımda konuşanların sesi

Taşınıyorum!

Resim
              İzmir/Urla'ya taşınıyorum. Uzun zamandır hayalini kurduğum "Ege'de yaşamalıyım" fikrimi sonunda gerçekleştirebiliyorum. Bugün 2 Ağustos 2023 saat 00:23 gün doğumunda eşyalarımızı toplamaya gelecekler ver yola çıkacaklar. İstanbul'daki hayatımız, anılarımız, gündelik problemlerimiz geride kalacak ve biz yeni bir heyecanın peşinden koşacağız. Bize iyi geleceğini düşündüğüm bir çok plan var. Başta Arden için olmak üzere, Melis için de çok güzel anılar biriktireceğimiz zamanlar göreceğiz inanıyorum. Henüz 36 yaşındayım. Şimdi denemeyeceksem başka ne zaman deneyeceğim.               Sürekli etrafımı bu taşınma işine ikna etmekten, neden taşınıyorsunuz buradaki düzeninizi bozuyorsunuzculuktan yorulsamda bundan bir kaç ay sonra belki de yaz başında "iyi ki buralara geldiniz" deneceğini biliyorum. Böyle denmese bile problem değil çünkü ben bunu kendim için yapıyorum. Bir yandan bu söylemleri kafaya takıp sürekli kendime " iyi yapıyorsun Berkay

Denize Taş Atmak

Resim
                Bugün bir kaç saatlik vakitte Arden ile birlikte sahile yürümeye gittik. Çok yakında bunlarında videosunu çekeceğim. Hatta youtube üzerinden bir vlog gibi bir şey hazırlamak istiyorum. Bu kanalda ufak ufak kesitler paylaşmak istiyorum. Yazılı haricinde bir de video olarak arşivlemek istiyorum günlüklerimi. Neyse, oraya tekrar döneceğim. Bugün Melis işleri için dışarı çıktı biz de Arden ile birlikte dışarı çıkmaya karar verdik. Çünkü dışarıya çıkmak onu hem çok rahatlatıyor hem de güzel vakit geçiriyor. Ayrıca bana da çok iyi geliyor, sıcak soğuk demeden dışarıda biraz tur atmak. Bostancı'da beltur önündeki kumsal alanda denize taş atmaya karar verdik :)               Kız çocuklarında nasıl oluyor bilemiyorum ama erkek çocuklara özgü olduğunu düşündüğün mini agresif oyunlar daha çok dikkatini çekiyor. Denize taş atmak, bir şeyi devirmek vs gibi oyunlar Arden'i daha çok eğlendiriyor. Birlikte kum alana indikten sonra, deniz kenarında bulunan taşları sırasıyla deni

Geçmişten ve Gelecekten

Resim
                             Peki şöyle yapalım, hadi tamam şimdi tekrar burada yazmaya başladım. Bu konuda da istikrarlıyım. Mütemadiyen sıklıkla yazı yazacağım buraya. Yazarken dijitalde, çizerken kağıt kalemde olmaya karar verdim. Fakat eskide yazdığım yazıları okuyan birisi için belkide çok arabesk, hayalperest, kendimce edebiyat parçaladığımı düşünmesi çok normal. O zamanlar çok ama çok gençtim. Yaş olarak değil ama zihnen çok gençtim. 3-4 bira içer oturur yazmaya çalışırdım. Kendimi güzel yazıyor zannederdim. Aslında ne yalan söyliyeyim bazı yazılarımı okuduğumda hala ne anlatmak istediğimi çok net anlıyorum. Karşımda biri varmış gibi anlatmayı seviyorum, bu beni daha toparlayıcı yazmaya itiyor yoksa garip cümlelerle vaay ne yazdım yaa olurum.          Paragraf başları yapıyorum, bu satır çok oldu diyorum falan. Neyse, eski yazılarımı bir ara düzenlemeyi düşündüm, harf hatalarımı, kelime hatalarımı, lüzumsuz şakalarımı, kendimi çok komik zannettiğim satırları falan ama bir kaç ap

DG

Resim
                               Bazı günler, benim pek onayıma sunulmayan hatta gereksinim bile duyulmayan ama ciddi ciddi yapılan çok planlı günler oluyor. Bu planlarda arabayı kullanan ben, yoğun programı olan Melis oluyor. Sabah erkenden kalkılıyor, hazırlanıyor daha 1 bardak su içmeden evden çıkıyor ve programı uygulamaya başlıyorum. " - Berkay önce şuraya gidicez, sonra benim şurada 10 dakkalık bir işim var sonra da burada olmamız lazım ama istersen buna sen gelmeyebilirsin. " gibi. Çok erken saatte çıktığımız için tam olarak ne anlatıldığını anlamadan anahtarı çeviriyor arabayı çalıştırıyorum. Navigasyondan bana açılan yer neresiyse kaç dakika dediğine bile bakmadan kontrollü bir şekilde hayata dahil oluyorum.               Suratımdaki yastık iziyle Bağdat Caddesinde bir o şerit bir bu şerit ilerliyorum. Duruyor kalkıyor, yer yer sinirleniyorum ama yol bitiyor. Hemen bana uğultuyla anlatılan programdan aklımdan "1 tanesi bitti" diyorum. Bir sonraki durakta Meli

Efendiler!

Resim
                   1-2 gündür kendimi heyecanlandıracak işlerle uğraşmaya başladım. Aslında kendimi ilgilendiren sadece benim kontrolümde olan planlar yapmaya başladım. Bu da beni çok heyecanlandırıyor. Sürekli kendime aradığım " ben ne yapabilirim? " sorusuna sanıyorum artık ufakta olsa cevap veren bir tarafım çıkıyor ortaya. Beni tekrar heyecanlandıran, hazırlanırken bir yandan ayaklarımı adeta bateri çalarcasına hareketlendiren işler bunlar. Bana bunları yapmamda ilham veren şeyler oluyor, bunlardan en büyük oranı Ahmet Coka diye birisi oluşturuyor. Kendisini tanımıyorum, hatta daha çok yeni youtube'daki videolarında gördüm. Orada anlattıkları kadarıyla biliyorum kendisini. Videolarını ilk baş sıkıcı buldum, ne anlatıyor ne yapıyor diye sorgularken aslında youtube'u tam da benim istediğim gibi kullandığını fark ettim. Günlük! Evet, video günlük olarak kullanıyor. Sadece birisine anlatıyor, günlük tutar gibi paylaşıyor. Ne bir takipçi isteği var, ne bir talebi, vaad

Adam

Resim
     Alkol almadan yazmak istiyorum bu yazıyı. Afilli bir giriş olmayacak belki ama bunu umursamıyorumda. Burada bahsetmek istediğim bir değişim ve bir kaç düşünceler.      Hayatımın bu anından bir kaç ay öncesine kadar ki dilimi sürekli karmaşa, koşturma, sorular ve ağır düşünceler vardır. Umursamaz ve sorumsuz tavrımı hiç fark edememiştim bugüne kıyasla düşününce. Ben çok mükemmel bir adam değilimdir. Olmaya gayret ederim ama ne kadarını becerebilirim ya da başardım bilemiyorum. Fakat son bir kaç haftada attığım her adımda, yaptığım her davranışta büyümüşlük hissediyorum içimde. Hızlı bir değişim oluyor benim için ama mutlu ediyor yüreğimi. Aslında bunun en büyük ve önemli sebebi bir kız. Onu sevdiğimde büyüdüğümü ve temizlendiğimi hissediyorum. Çünkü daha önce çok defa çok fazla sevdim onu. Biliyorum bu duyguyu.      Herkes gibi hatalar yapıyor ve umursamazca hatayı hep başkalarına atabiliyordum. Kendime barışık bir insanımdır ya da öyle olduğumu düşünürüm bu yüzden sadece