Edokta Bir Kış Gecesi

 

EDOK'ta Bir Kış Gecesi


            2006 - 2007 senelerinde -ki sadece o zamanlar değil geniş bir zamam diliminde, askeri bölgelere daha çok sosyal tesislere sakalla girmek yasaktı. Askeri kartın olsa bile girmene müsade etmiyorlardı. Bıyık sorun değildi ama sakala, sorta, gömleğinin bile düğmesini fazla açsan sorun olurdu yani ciddi bir kural vardı. Ben tabi o zamanlar üniversitede hazırlık zamanlarındayım. Sakallarım daha yeni yeni çıkmaya başlamış, sakalları kesince sindirella oluyorum bırakınca Dan Bilzerian zannediyorum kendimi o da toplasan 50 adet kıl.


            Bir gün yine Ankara'ya, Can'ın yanına gittiğimde onun uzun süre kaldığı EDOK askeri misafirhanesine ben de misafir olmaya gittim. Daha doğrusu Ankara'ya indiğimde kalacak yer düşünmez hemen Can'ın yanına giderdim. Hava soğuk klasik bir Ankara soğuğu (Gide gele öğrenmiştim artık), hem de yağışlı. Hani kar yağınca dışarıda kimse olmaz, bazı araçların sesi veya karşı kaldırımda konuşanların sesi mahallede daha tok bir yankıyla yankılanır sende karın nemenem bir şey olduğunu daha iyi anlarsın bu seni çok etkiler başka bir gezegende yürüyormuş gibi hissedersin ya işte öyle bir andayım. Ankara'ya muhteşem bir mutlulukla gitmişim, Can'ın yanında güvenli bir alanda kalacağım. Çok eğleneceğiz ama işte şu benim sakallar. Can tabi sinek kaydı traşlı. Yıllarca böyle dolaştı ve hiç rahatsız olmadı bu durumdan. Sonra bir ara sadece top sakal bıraktı o zamanlar artık daha rahatlamıştı uzun süre orada konaklayınca. 


            Askeri misafirhaneye girebilmek, kapıdaki er/erbaşı geçebilmek için sakallarımı saklamam gerekiyordu ya da kesmem. Boynumdaki atkıyı iyice burnuma kadar çekip askeri kimliğimi gösterip "iyi nöbetler" diyerek geçtiğim sayısı çoktur. Hiç hız kesmeden Can'ın odasına gidip aşırı rahatladığımı hatırlıyorum. Onun odasındaki elektrikle çalışan kalorifer bir çok kişinin ve sayısız anın şahididir. Şöyle devam edeyim; odaya girdikten sonra hızlıca toparlanma minik bir yerleşme (zaten yatacağım yatak belli) ardından alkol almaya vakit kaybetmeden davranma. 8-9 blok ekmek alıp büfelere satılan devasa blok kaşardan alıp kaşarlı tost ve bira ile aşırı keyif aldığımız bir dönemdi.


            Alkol konusunda sidik yarışı yapmayacağımı beni tanıyan arkadaşlarım bilir, abartıya lüzumsuz övünmeyi sevmem fakat o dönem içtiğimiz alkolün ciddi maliyetleri vardı. İçiyoruz diyince kasa olarak hesaplama yapıyorduk. Sarhoş olunca bırakıyorduk. Oturduğumuz ortamda sarhoş olup uyuyup, sohbet sırasıda uyanıp içmeye devam eden adam bile oldu. Tekila shotlamayı, bira limonlamayı, mekanda kabarık hesap sayesinde istediğin şarkıyı çaldırmayı, gittiğimiz mekanlar kapanırken hadi gidin artık tekilaları shotlamayı ve daha hatırlamayamadığım bir çok anım var. Aslında gelmek istediğim yerde orası. Hatırlayamıyorum. O dönemlerde yaşadığım bir çok şeyi unutuyorum. O dönemlerde görüştüğüm kişileri tekrar görüp neler yaşadığımızı hatırlamak istiyorum. Çok güzel günler, aylar ve yıllardı ama siliniyor aklımdan.


            Gerçi EDOK akşamları gerçekten muhteşem oluyordu. iyi ki yaşamışım o günleri bana çoook çok şey öğretti ve kattılar. Biz itlik serserilik bilmeyen çocuklardık. Efendi gibi içeceklerimizi içip daha fazlasını alabilmek için açık market arayan sonra evine odasına dönüp daha fazla gülen daha fazla içen içtikçe gülen güldükçe içen çocuklardık. Gerçi hala öyleyiz fakat o dönemki bize verilen çok az sorumluluklar (fakat yine de ağır olan) sayesinde dertleşmek, eğlenmek bulunduğumuz durumun o an ki tadını çıkartmak çok güzeldi.


            Hafızam gerilemiyor ama bazı detaylar siliniyor, unutuyorum. Keşke kafamın bir tarafında USB girişi olsa da bazı hatıralarımı yedekleyebilsem. Şimdilerde bunu düşünüyorum. Aslında bir süredir bu hatıraları yedekleme işini bir gopro ile yapabilirim diye düşünüyorum. Çünkü ileride illaki bir çok şeyi daha unutmaya devam edeceğim ve bazı detaylar silinmeye devam edecek. Bugün yaşadığım bir anıyı ileride oğlumun açıp izlemesi belkide güzel bir fikir. Bunları böyle yazıyor olmamda aslında bir nevi böyle bir şeye hizmet etmesi için. Daha çok anı biriktirmek, bu anıların güzel kısımlarını kayıt altına almak kendi hayat çizelgemin içerisindeki tarihine not bırakmak. İleride Melis'le birlikte yaşlandığımızda bunları izlemek, anlamak ve daha nicelerini oluşturmak.


            Sıska elektrikli peteğin kendini zar zor ısıttığı gece saat 4'de uyanıp, amerikan sistem ortak tuvaletle sıcak yorganımın altından çıkıp işemeye gitmek için cesaretlendiriyorum kendimi. Can yan yatakta alışık olduğu pozisyonda kaskatı bir şekilde uyuyor :) Adam her zaman çok hızlı uyuyup çok hızlı uyanmıştır zaten. Tuvalete girince yan odadaki adamın tuvalet kapısını içeriden kilitliyorum ki ben işerken odaya girmesin diye. Zaten kaç tane bira içmişim idrar torbam inem midesi gibi olmuş yürürken bile işememek için zor tutuyorum kendimi. Bir noktadan sonra yandaki adamın tuvaletinin kapısının kilidininde aq diyorsun. Kaybedeceğim bir saniye daha yok isterse gelsin birlikte işeyelim. O keyif anlatılmaz, hala Ankara'dasın. Yarın da burada olacaksın, yarın çok güzel bir gün olacak. Soğuk, karlı çok heyecanlı, bol kahkahalı.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

NEDJİMA