SAL


SAL

     Hiç bir şeyin demek belki ayıp olur tanrısına ama bir çok şeyin olumsuz gitmesi can sıkıyor ya. Öyle hissediyor insan. Hiç bir kelimenin, duygunun, konuşmanın fayda etmeyeceğini düşünürcesine konuşmak boğulurken, boğulacağını bile bile yine de çabalamak gibi. En azından deniyorum ümidim var demek içten içe. ama içini kaplayan o soğuk su, yavaş yavaş doluyor ya ciğerine. İşte orada çok çaresiz bir şekilde kulacını attığın yeri kestiremiyorsun. Boğuluyor gibi hissediyor insan. Nefessiz gibi.

     Ne güzel aslında sarılmak mis kokulu omuza. Soğuk bir gecede burnunu ısıtır boynu, avuçlarını ısıtır sırtı. Hissettiğin andır aslında sarılmak. O an sessizce kapatır gözlerini ve o duruma odaklanır insan. bu yüzden güzeldir, güzel gelir sarılmak.

     Anlından öpülmenin ne demek olduğunu çok iyi bilse de varlığın bir şey söyleyemez hatta bazen yüzünü bile kaldıramazsın. Çoğu zaman utanır, çoğu zaman bir şeyi yanlış yapmaktan korkarsın. Dış etkenlerden dolayı doğru karar vermek çok zor bir şey. Karar belli olsa bile içinde, diğer bir çok sebep yer bitirir seni. Etrafında dinlediğin tüm hikayelerde " yok ya biz böyle değildik o bunu yapmazdı, o bunu demezdi " gibi olumlu düşünsende bir anda aynayı kendi yüzüne çevirdiğinde çaresiz ağlamaklı yüzünü görür bir daha düşünürsün. Neden böyleyim, neden böyle ve niye böyle olmak zorunda diye.

     Bu gece hava çok güzel. Bana bir yaz akşamını hatırlattı. Hafif soğuk ama deniz esintisi soğuğu. Üşümezsin ama tüylerin diken diken olur. Öyle bir geceydi bu gece. Yorgunluğum maziiden kalma. Bir hayli yaşlanmış ve bitkin düşmüş hissediyorum kendimi. Geniş ve içine gömülebileceğim bir yatakta salyalarımı akıta akıta uyumak istiyorum soluksuz. Derin horlamalı, çok fazla sağa sola dönmeli.

     İnsanoğlu hata yapar elbet, bazılarını bile bile bazılarını ise sonucunu düşünemeden yapar. Özlem duygusuyla yaratılmış bir bedeniz hepimiz. Hasret, özlem, anı ve bir kaç özel saniyeler toplamı hayat. Hayatın "Mutluyum ben " dediğin kadar aslında. Hep bir destek ve sesiyle rahatlatacak birilerini düşlüyorsun. " Yapamadım " ya da " Bak ben bunu yaptım " diyebilecek birisini ya da birilerini. Çoğu gece ikinci yastığına sarılıyor ve bunu ben istedim diyorsun. Sebeplerin var kendini haklı gördüğün. Belki hala haklısındır. Savunursun.




     Şimdi ne olacak. Bak bir sonuca varmayacak dediğin herşey aslında kendi suçundur. Biliyorum. Hiç bir şey tek bir kişi tarafından yaşanmaz ya da yaşatılmaz bunu da bilirler. Bir hata %50 oranında sahibine ve karşısındakine aittir. Şimdi ne olacak sorusu. Bu soru nasıl bir varlık. Yok edilemez ve üstesinden gelinemez halde. Karşındaki bir insanı koklaya kokyala öpmemen için ne engel olabilir sana? Ahlak? Vicdan? Gurur? Onur? Ya bunlar aslında yoksa, ya hiç var olmamış fakat birileri tarafındna varmışcasına yaşatılıyorsa. Ya insan bunları kendi kafasına göre uydurduysa.


     Ne olacak nasıl olacak bilmiyorum ama bazı şeyleri düşünmeden durmak çok zormuş hakkaten.

Tesadüfler, Enerji, Denklemler, Yol birleşimi, Ortaklık, Acı, Hasret, Ten, Uyum, Ses, Eller ve ayaklar. Hepsi oluyor ama dünyanın dönüş hızı bir şekilde yavaşlatılamıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi

NEDJİMA