Soğuk Hava



     Birden soğudu hava.

     Gün ışığında güneşin aldatan ışıltısına aldanıp üzerime beni terletmeyecek ama soğursa sıcak tutacak bir şeyler almıştım. Geceleri o şeyler sıcak tutmuyor vücudunu. Daha çok üşüyor insan.

     Bir markete giriyorum, cebimde birbirine girmiş bir kaç kağıt para sanırım cebimde ki ile kendimi mutlu edebilecek bir şeyler alabilirim. Bir paket sigara, bir kaç bira alıp çıkıyorum oradan. Market bakkaldan bozma bir yer. Kasa da duran Önder abi, bir kaç senedir sadece alış veriş esnasında ki muhabbetlerden tanıyorum onu. Hayırlı geceler diyor uzaklaşıyor dükkandan. Kaldırımda yürümeye başlıyorum. Bir kaç taksi geçiyor yanımdan en fazla 3 tanedir. Taksit taksit geçiyorlar sanki dakika başı bir saatin. Konuşmaya başlıyorum kendimle. Bir çok konuda tartışıyorum kendimle. Aslında bu bir konuşmadan çok, kızıyorum kendime. Bir çocuk azarlar gibi azarlıyorum kendimi. Yanlış yaptığımı düşündüğüm her şey için azarlıyorum.

     Nihayet oturmak istediğim banka geldim. Telefonumu kapatıyor, müzik çalarımda uzun zamandır dinlemediğim şarkıların listesini açıyorum. Bu şarkıları her zaman dinlemem, belli başlı durumlarda açtığım şarkılar bunlar genelde. Hepsini çok seviyorum ama o an bir tek şarkıyı dinlemek istiyor canım. Önce o şarkıdan başlıyorum. Kulaklığı kulağıma takıyor ve bir bira açıyorum kendime. İlk yudumum en uzunu ve en efkarlısı oluyor. Şu soruyu soruyorum önce kendime: - Ne istiyorsun? beklentilerin ne hayattan? Aslında cevabını biliyorum ama duymak istiyorum kendimden bunu. Kafama taktığım ve içinden çıkamadığım tek bşr konu var benim için ve malesef söyleyemiyorum bunu kendime. Kelimelere dökmek çok zor. Bir kısıtlama altındayım bunu hissediyorum. Bir yudum daha alıyorum biramdan. Serin ve boğaz yakan bir yudum oluyor bu. Neyse ki bir kaç biram daha var yanımda.

     

     Yaptıklarıma, söylediklerime ve şuan ki durumumu düşünüyorum. Çok karmaşık bir durum aslında biliyorum nereye varacak tüm bunlar ama itiraf etmesi zor sadece. Sıkılıyor içim gene. Bir süre müziğin ritmine bırakıyorum kendimi. Çok seviyorum bu şarkıyı. Bende bıraktığı etkisi çok derin. Neden kendimi bu hale soktuğumu düşünüyor ve gene kızıyorum kendime. Tek suçlusu benim aslında ya tam gösteremiyorum tavrımı, niyetimi ya da anlaşılmamak için direniliyor. Lütfen terk et beni. Bırak beni gideyim. Bir kaç derin yudum daha alıyorum. Utanıyorum kendimden bunu istediğim için utanıyorum. Sadece kafes içerisinde uçabilen bir kuş kadar özgür hissediyorum kendimi. Ben hep aynı şeyleri yaşıyor ve düşünüyorum.

     Soğuk hava boynumdan içeri girmeye başladı. Atkıma gömüyorum burnumu, gözlerimi kapatıyor biraz daha düşünüyorum.

     Vicdan! Kendimden nefret etmeme sebep olan tek şey vicdan. Bu konu üzerinde iyice düşünmem gerekiyor. Bir bira daha açıyorum, bir sigara yakıyorum. Ateşin bile bu havada kendini ısıtmakta zorlandığı hissediyorum. Birinin sesini duymak istiyorum sanırım kim olursa. Tanımadığım bir insana tüm dertlerimi anlatmak ve öylece çekip gitmek istiyorum. Bir şey söylemesin sadece içimde yaşadığım sıkıntıyı bilsin istiyorum. Herkese göre "aynı" denilen yaşadıklarımı dinlesin. Bir de benden dinlesin.

     Çok çaresiz hissediyorum kendimi, çok saçma, çok acımasız, çok vicdansız, çok kısıtlı, çok aptal ve istediğini yapamayan birisi. Felaket bir durumdayım.

     Hiç yaşamadığım bir yere gidip bir süre kaybolmak istiyorum sadece!

Yorumlar

  1. Hayal ettiğin insan olmaya çalışmak içindeki insanı harcamaktır. Ben bunu yeni anladım. Bırak...
    Yanmak, solmaktan her zaman daha iyidir.
    Cobain anısına, düşüncelerle dolu birkaç günün sonrasından.

    sevgiler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlılar

Edokta Bir Kış Gecesi

NEDJİMA